İKİ haftayı aşkın bir süredir bütün dünya kamuoyunu meşgul eden büyük muamma, 2 Ekim Salı günü saat 13.14’te İstanbul’daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’ndan içeri adım atan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın vücut bütünlüğünün akıbetine odaklanıyor.
İki ihtimal var. Birincisi, kendisinin bir şekilde kaçırılmış olduğudur. Ancak bu, artık zayıf görülen ihtimal.
Kuvvetli olan ikinci ihtimal, Kaşıkçı’nın öldürüldüğü şüphesi üzerinde yoğunlaşıyor. Türk yetkililerinin, mevcut deliller ışığında kendisinin öldürüldüğüne ikna oldukları anlaşılıyor.
Öldürüldüyse, bu kez cesedin ne olduğu sorusu karşımıza çıkıyor. Basit mantık yürütürsek, bu şık altındaki ihtimallerden biri cesedin parçalara bölünüp başkonsolosluktan dışarı çıkarıldığı ve kimsenin göremeyeceği bir şekilde gizlendiğidir; örneğin gömülmesi gibi...
Konsolosluk binasının içinde kimyasal bir işleme tabi tutularak yok edilmiş olması, akla gelen bir diğer yöntemdir.
*
İşte bütün bu ihtimallere dönük pek çok haber, spekülasyon, tartışma günlerdir hem içte hem de dışarıda kamuoyunu, gazeteleri ve sosyal medyayı meşgul ediyor.