Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemlerini satın almasının ABD cephesinde yol açacağı bir “kırılma” galiba eninde sonunda yaşanacaktı. S-400’lerin, ABD’deki karar vericiler ve kanaat önderleri arasında Türkiye’nin stratejik kimliğine dönük tetiklediği tartışma bir tarafa, bu ülkede yürürlükte olan yasalar açısından Ankara ile bir yaptırım krizini doğurması potansiyeli çok güçlüydü.
Zihinleri karıştıran, Başkan Donald Trump’ın uzun bir süre Türkiye’nin S-400 yönelişine ciddi bir öncelik vermemesi, hatta belli ölçülerde Ankara’yı bu tercihinde haklı gördüğü anlamına gelen açıklamalar yapmasıydı. Çünkü bu tutumu, Türkiye’deki karar vericilerde pekâlâ S-400 alımına rağmen ABD ile ilişkilerin bundan fazla etkilenmeden yürütülebileceği, hatta daha da ileri götürülebileceği yolunda bir kanaati güçlendirmiştir.
Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerde karar alma sürecinin önemli ölçüde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başkan Trump arasında şahsi düzeydeki yakın diyalog üzerinden yürümesi, S-400 meselesinin bu ilişkiler üzerinde yapabileceği hasarın önlenmesini, ötelenmesini mümkün kılıyordu.