ÇOK değil bundan üç hafta önce 11 Temmuz’da Brüksel’de yapılan NATO zirvesi sırasında koridorda çekilen bir fotoğraftaki son derece samimi görüntüye bakanlar, Türkiye ve ABD liderleri arasından su sızmadığına hükmedebilirler.
Fotoğrafta, ABD Başkanı Donald Trump ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ancak çok yakın iki dostun yapacağı şekilde ellerini birbirine kenetledikleri görülüyor.
Bu fotoğrafı veren Trump, yaklaşık iki hafta sonra İzmir’de tutuklu ABD’li rahip Andrew Brunson’ın mahkeme tarafından serbest bırakılmamasına kızarak, “ABD’nin Türkiye’ye büyük yaptırımlar uygulayacağını” duyurmuştur.
Trump’ın sözlerinin blöf olmadığı, geçen çarşamba günü Beyaz Saray ve ABD Hazinesi’nin Brunson’ın tutukluluğundan sorumlu oldukları iddiasıyla İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’e yaptırım uygulanacağını açıklamasıyla ortaya çıkmıştır.
Erdoğan’la elini kenetleyip dostluk pozu vermek, daha sonra yaptırımla tehdit etmek, ardından iki bakan hakkında yaptırım kararını onaylamak, ABD Başkanı’nın tutumu açısından ciddi bir savrulmaya işaret ediyor.
*
Önceki günkü karardan sonra otoriteler, Türk-ABD ilişkilerinde patlak veren bu sert bunalımın şiddet derecesini ölçmekle meşguller. Bu amaçla daha önceki krizlerle kıyaslamalar yapılıyor. Örneğin, 1964 yılındaki Johnson mektubu, 1975 yılında ABD Kongresi’nin uygulamaya koyduğu silah ambargosu, 1 Mart 2003 tarihli tezkere hadisesi ve aynı yıl Süleymaniye’de gerçekleşen çuval skandalıyla karşılaştırılıyor Trump’ın kararı.