SURİYE’de savaş cephesinden dün gelen haberler, muhaliflerin üslenmiş olduğu İdlib’in güneyde en uç noktasındaki El Latamina kasabası ile hemen doğusundaki Markabah köyünün Esad rejim güçlerinin topçu ateşi altında kaldığını gösteriyordu.
Cephedeki bu gelişmenin Türkiye’yi ilgilendiren yönü, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Murak’ta kurduğu dokuzuncu gözlem noktasının, topçu ateşi altındaki Markabah’ın hemen 8-9 km kadar kuzeydoğusunda olmasıdır.
Esad rejiminin İdlib’deki muhalif unsurlara karşı karadan topçu ateşi ve ayrıca havadan uçakla saldırılarını yoğunlaştırmaya başlaması, Türkiye, Rusya ve İran arasındaki Astana Süreci’nde ‘gerilimi düşürme bölgesi’ ilan edilen bu coğrafyanın giderek sıcak bir çatışma alanına dönüştüğünü gösteriyor.
Rejimin, geçen hafta perşembe günü İdlib şehir merkezinin hemen kuzeyindeki Zardana kasabasına -aralarında çok sayıda çocuğun da bulunduğu- 44 kişinin ölümüne yol açan bir hava saldırısı düzenlemesi tehlike çanlarını çalmıştır.
*
Son saldırıların meydana geldiği İdlib, kuzeyde Türkiye’nin kontrolündeki Afrin, kuzeybatıda ise Hatay’la sınırdaştır. Doğu sınırı Halep’e bitişiktir. TSK’nın İdlib’de tesis ettiği 12 gözlem noktasının 10 kadarının doğu, batı ve güneyde muhalefet bölgesi ile Esad rejimini ayıran sınır boyunca dizili olması, bu saldırıların Türkiye açısından taşıdığı hassasiyete işaret ediyor.
Ancak saldırıların Türkiye’yi ilgilendiren yönü yalnızca çok sayıda Türk askerinin İdlib’de sahada bulunmasıyla sınırlı değildir. Meselenin bir bu kadar önemli yönü, BM’nin Suriye’den sorumlu İnsani Yardım Koordinatörü Panos Moumtzis’in dün Hürriyet’in manşetindeki açıklamasında dikkat çektiği, Esad rejimi ile muhalifler arasında büyük bir çatışmanın yaşanması ihtimalidir.