LAFI uzatmadan teşhisi koyabiliriz.
Türkiye ile ABD’yi bugün iki müttefikten çok çatışma hali içinde olan iki hasım olarak kabul etmemiz gerekiyor. Aralarındaki ilişki daha önce benzeri yaşanmamış sertlikte bir kriz sarmalının içinde hızla yokuş aşağı gidiyor.
Bu tehlikeli gidişte askeri seçeneklerin telaffuz edilmeye başlanmış olması, kontrol altına alınamadığı takdirde nereye gideceği belli olmayan, yüksek riskler içeren, ucu açık bir durumun yaşandığına işaret ediyor.
Önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çıkışıyla başlayalım. Cumhurbaşkanı, geçen salı günkü grup toplantısında yine çok ağır sözlerle yüklendi ABD’ye. Erdoğan, Türkiye’nin, PYD/YPG gruplarının kontrolünde olan, ABD’nin de asker bulundurduğu Menbiç’e gitme kararlılığını bir kez daha vurguladı.
Aynen şunları söyledi Erdoğan:
“Bize birçok şeyleri söylediler ama ne yazık ki doğru konuşmadılar. Sayın Obama da doğru konuşmadı, şu anda Sayın Trump da aynı yolda. Bize, ‘Münbiç’ten çıkacağız, durmayacağız’ dediler. Münbiç aslında yüzde 90’ı Arap toprağı olan bir yer. Peki niye duruyorsunuz? Hadi çıkın, kimleri getirdiniz oraya? PYD’yi, YPG’yi, PKK’yı getirdiniz. Onları getirip oraya yerleştiriyorsunuz, hâlâ bize ‘Münbiç’e gelmeyin’ diyorsunuz. Biz Münbiç’e, topraklarını asıl sahiplerine teslim etmek için geleceğiz, bizim farkımız bu.”
ABD, Ankara cephesinde son günlerde sıkça tekrarlanan bu mesajlara ne karşılık veriyor? Yanıt cephedeki ABD’li komutanlardan geldi. IŞİD’e karşı koalisyonun başında bulunan Korgeneral Paul Funk, Irak ve Suriye’deki ABD Özel Harekât Birlikleri’nin komutanı Tümgene...