Geride bıraktığımız on yıl içinde AİHM’den çıkan bir dizi karar en azından kâğıt üstünde Alevilere önemli kazanımlar sağladı. Alevilerin eğitim ve inançlarıyla ilgili alanlarda maruz kaldıkları birçok uygulamanın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğu ve bu çerçevede Alevilerin Türkiye’de ayrımcılığa uğradıkları AİHM kararlarıyla tescil edilmiş oldu.
KİMLİKLERDE DİN HANESİ KALKTI
Bunlar arasında hayata geçirilen tek metin mahkemenin 2010 tarihli “Sinan Işık-Türkiye Davası” kararıdır. Bu başvuruda, İzmir’de yaşayan Sinan Işık adlı bir Alevi vatandaş, nüfus cüzdanının din hanesinde kendisi için “Alevi” diye yazılması talebine izin verilmemesini AİHM’ye götürdü. Işık, başvurusunda, karşılaştığı engelin yanı sıra dini inancını ifşa etmek zorunda bırakılmasına da itiraz etti.
AİHM, bu konuda verdiği kararda, “Kişinin dini ve inancıyla ilgili değerlendirme yapmanın devletin görevi olmadığını” belirterek Işık’ı haklı buldu. Mahkeme, Türkiye’ye Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Düşünce, vicdan ve din özgürlüğünü” düzenleyen dokuzuncu maddesinden ihlal verirken, “Nüfus kimliklerinde bulunan din hanesinin silinmesinin ihlalin sona erdirilmesi açısından uygun bir çözüm olacağını” belirtti.
Türkiye’de geçen yıldan bu yana verilen yeni nüfus kimliklerinde din hanesi bulunmuyor. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin olumlu karşıladığını duyurduğu bu gelişmenin gerisinde AİHM’nin Sinan Işık kararı bulunuyor.
ZORUNLU DİN DERSİ MÜFREDATI DEĞİŞMELİ