“ÇOK şükür, Washington ile Ankara arasındaki sözde stratejik ortaklıktan kurtulduk.”
ABD’nin dış politika alanındaki prestijli yayını ‘Foreign Policy’de 13 Ağustos’ta çıkan yazının bu altbaşlığı, yaşanan son krizin Amerikalı kanaat önderlerinin hatırı sayılır bir kesimi arasında şekillendirmekte olduğu yeni düşünce iklimini yansıtması bakımından önem taşıyor.
Yazının altındaki imza, bu ülkede düşünce kuruluşları (think tank) dünyasının önde gelen Türkiye uzmanlarından biri olarak tanınan Steven Cook’a ait. ABD’nin köklü düşünce kuruluşları arasında ilk sıralarda yer alan ‘Council on Foreign Relations’un (CFR) kadrosundaki Cook, yazısında Donald Trump’ın “Türkiye’yi doğru anlayan ilk ABD Başkanı olduğu” savını ortaya atıyor.
“ABD Dışişleri Bakanlığı ya da Pentagon’un bazı bürolarında bu stratejik ilişkinin sona ermesinden dolayı çok kaygılanan ve bunu kurtarmak ihtiyacını duyanlar var. Ama neden? Stratejik bir ilişkinin olmadığı şu ana kadar çoktan anlaşılmış olmalıydı” diye yazıyor Cook.
Analizinin kilit noktası şurada: Cook’a göre, bugün Türkiye ile ABD’nin arasının açılmakta oluşu, iki ülkenin başkanlarının dünya görüşleri ve kendilerine özgü kişiliklerinin bir sonucu olarak görmek yanlış. Ona göre, işin temelinde sorun daha çok “Değişen bir dünyada Washington ve Ankara’nın artık ortak bir tehdidi paylaşmak durumunda olmamalarından kaynaklanıyor”.
*
İlginçtir ki, Cook da Trump’ın başvurduğu yaptırımları lüzumsuz bularak eleştiriyor. Ancak böyle olmakla birlikte, Trump’ın Türkiye’ye baskı uygulamaktan kaçınmayan genel tutumunu “stratejik ortağı riske etmek istemediği için pasif bir şekilde hareket ettiklerini” söylediği daha önceki Bush ve Obama yönetimlerinin politikalarına kıyasla olumlu buluyor.