Yargıtay Üçüncü Ceza Dairesi’nin önceki gün aralarında Osman Kavala’nın da bulunduğu Gezi Davası sanıkları hakkında verdiği kararla birlikte, Türkiye ile Avrupa Konseyi sistemi arasında tam bir kilitlenmenin ortaya çıktığını söylemek mümkündür.
Yazıya devam etmeden “Avrupa Konseyi Sistemi” ile neyi kastettiğimizi açalım. Bu ifade ile bir ucunda A) Strasbourg’daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), diğer ucunda ise B) Bu mahkemenin kararlarının uygulanmasını denetlemekten sorumlu olan Konsey’in siyasi kanadı, yani üye ülkelerin temsil edildiği Bakanlar Komitesi’nin yer aldığı bir yapıdan söz ediyoruz.
Tabii Konsey’e üye ülkelerin parlamenterlerinin bir araya geldiği Parlamenterler Meclisi (Assamble) de denkleme dahil edilebilir.
*
Avrupa Konseyi dediğimizde, bu yapı içindeki ülkelerin kayda değer bir bölümünün aynı zamanda Avrupa Birliği’ne üye olduklarını da dikkate almamız gerekiyor. O zaman Türkiye’nin AB ile ilişkileri de bu alanda yaşanan gelişmelerin etkisine açık hale geliyor kaçınılmaz olarak. Burada önemli bir geçişkenlik var.