GEÇEN hafta yazdığım altı ayrı yazıda darbe girişiminde Ankara
Güvercinlik’teki Kara Havacılık Komutanlığı’ndaki darbecilerin
rolünü, darbe gecesi burada olup bitenleri değerlendirmeye
çalıştım.
Bugün ise konuya farklı bir açıdan yaklaşmak, bu darbeci subayların
nasıl devşirildikleri, nasıl bir zihniyet ikliminde yetiştikleri,
nasıl bir eğitimden geçerek örgütsel bir yapı içinde kendilerine
verilen görevi kabul etme noktasına geldikleri meselesine
odaklanmak istiyorum. Bu şekilde Gülen cemaatinin Türk Silahlı
Kuvvetleri’ne nasıl nüfuz ettiğini, kendisine bağlı binlerce
subay-astsubaydan oluşan gizli örgütlenmesini nasıl bu kadar
kolaylıkla yönetebildiği sorusuna yanıt aramak istiyor
*
15 Temmuz gecesi Ankara merkezine yaklaşık 20 kilometre uzaklıktaki Kara Havacılık Komutanlığı’ndan havalanan toplam 21 helikopter gece boyunca başkentteki muhtelif hedeflere saldırılar düzenlemek, darbeci askerleri taşımak, derdest edilen komutanları nakletmek, yıldırma operasyonları yapmak gibi pek çok görev üstlenmişti. Bu faaliyetlere katılan darbeci pilotlardan altısı, TCK’nın etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanacaklarını söyleyerek itirafçı oldu; bağlı oldukları Fetullahçı organizasyonla ilgili ayrıntılı ifadeler verdi.
Bugünkü yazımda bu pilotlardan ikisi, Yarbay İlkay Ateş ve
BinbaşıDeniz Aldemir’in ifadelerini değerlendirmek istiyorum. Bu
iki subayı seçmemin nedeni, ifadelerinin özellikle Ankara’da son
dönemde temas ettikleri cemaat “abi”si hakkında verdikleri
bilgilerin örtüşmesidir.
Aldemir, ifadesine başlarken “Üzerimde taşıdığım üniformanın şerefini son kez hissetmek için bütün bildiklerimi, yaşadıklarımı ve şahit olduklarımı size anlatacağım” diye söze giriyor. Aldemir, daha sonra yazılı bir ifade daha vermiştir. Yarbay İlkay Ateş ise sözlü ifadesinden sonra yazılı olarak beş ayrı ifade daha vermiştir savcılık makamına.