Adeta hayatımızın bir parçası olan acı ve ıstırabı zaman zaman hepimiz hissederiz. Acı, hissi bir işaret ile başlar. Organizmamız için tehlikeli olarak kabul edilen bir şey ile sinir uçlarımız uyarıldığında alarm olarak acı hissedilir. Omurilik yoluyla beyine milyonlarca işaret gönderilir. Bu işaretler daha sonra sınıflandırılır ve beynin acıyı ifade eden daha üst bölmelerine bir mesaj yollanır. Sonra, beyin önceden kaydedilmiş mesajların arasından bir cevap seçer.
Acı hissi ilk anda pek hoş bir şey olarak kabul edilmeyebilir. Ama eğer, vücudumuz acı hissetmez bir yapıda olsaydı, hayat zannettiğimiz gibi çok daha “tatlı” olmayacaktı.
Lepra (cüzzam) hastalığında acı hissi kaybolur. Bu yüzden cüzzamlılar kendilerini acıya karşı koruyamaz, dokularını parçalayacak bir tehlike ile karşılaştıklarında kendilerini uyaracak bir sistemden mahrumdurlar. Bu yüzden derileri yarıldığı, hatta kemikleri göründüğü halde, yürüyen veya koşan hastalar görülebilir. Bu da çürümenin devamına yol açar. Bazen bir şey almak için ellerini ateşe bile sokabilirler, çünkü acı duyguları yoktur. Kendilerini öldürmeye karşı tam bir kayıtsızlık...