Düşünün 16 yıldır iktidarda olan bir parti seçime giriyor ve yine en yüksek oranı yakalayarak sandıklardan zaferle çıkıyor. Partinin lideri ise 16 yılın verdiği yıpranmışlığın aksine 5 rakibinin toplamından fazla rey alarak ilk turda Cumhurbaşkanlığına tekrar seçildiğini ilan ediyor. Üstelik ana muhalefetteki parti, oy oranını artıracağına % 3 düşürüyor. Böyle olunca da muhalifler saçmalamaya başlıyor.
Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir, “Almanya’nın Dünya Kupasından elenmesinin sebebi Erdoğan’dır” demiş. Yeni Şafak gazetesi haberi, “Bu adam kafayı yemiş” üst başlığı ile vermiş.
Bu şekilde düşünen sadece Türkiye düşmanı Özdemir mi? Çok kişide bu sendromu görüyoruz şimdilerde. Birkaç örnek vereyim:
Samimi bir arkadaşımız. Son seçimde Meclise giren muhalif bir partinin ileri geleni durumunda. Kendisine seçim öncesi iddialarının tutmadığını söylüyor ve soruyorum: “Sayın Cumhurbaşkanımızın ilk turda seçilmesinin mümkün olmadığını ısrarla söylüyordun. Hani İYİ Parti yüzde 15 ila 20 oy alacaktı? Ne oldu?” Cevabı, “Erdoğan ilk turda seçilmeyi istedi. İYİ Parti için de bu orandan yükseğini uygun görmedi, engelledi” şeklinde oluyor.
Bu defa MHP için yüzde 4 ila 5’ten fazla oy alamayacağı şeklindeki iddiasının ters çıktığını, bu hususa ne diyeceği sualini yöneltiyorum. Cevap yine aynı şekilde: “Erdoğan MHP’nin bu orana çıkmasına önem verdi, arzu etti ve mühendislik hesaplarıyla ayarladı. Çünkü ittifak halindeydiler ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendisini destekledi.”