Bir hastanenin bahçesindeyiz, çevre kalabalık. Yaşlıca çift gözümüzün önünde kavgaya tutuşmuşlar. Etrafta onlara bakanlara aldırış bile etmeden birbirlerine laf atıyorlar. Ailenin erkeğine yaklaştım ve burasının tartışma için uygun mekân olmadığını söyleyecek oldum. Eşine bağıran yaşlı adam döndü ve ‘seni ilgilendirmez’ diyerek bu defa öfkesini bana yöneltti.
Toplum olarak çabuk öfkelenir olduk. Hemen sinirleniyoruz, birbirimizi kırıyoruz. Bazen sonuç kaba kuvvete dönüyor maalesef. Geçtiğimiz günlerde trafikte sık rastladığımız bir acı hadise daha oldu ve yersiz bir tartışma cinayetle bitti. Bakıyorsunuz aynen buna benzer trafikte yol verme kavgası çıkmış, yaralananlar hatta ölümle biten problemler yaşanmış. Ne acı durum.
Hele öfke eşler arasında olursa, bir de şiddete dönüşürse o da ayrı bir fecaat! Her iki taraf da alttan almaya, birbirini idare etmeye gayret etmiyor. Biri diğerinin sinirlenmiş olduğu hususlara dikkat etmeyince tahrikler ortaya çıkıyor ve geri dönülmesi zor kırıklıklar, kırgınlıklar ortaya çıkıyor. Geçimsizlik, mutsuzluk derken çocukların olumsuz etkilenmeleri ve yıkılan evlilikler…
Zaten rakamlar da bunu gösteriyor: Evlenenlerin sayısı azalırken boşananlar artıyor. Geçimsiz ve uyumsuz aileler yaygınlaştı. Eşlerin birbirine sevgi ve saygısı zedelendi.
Medyaya göz attığınızda hep öfke haberleri ile dolu. İnanın televizyonda haberleri izleyemez oldum. Yaralamalar, cinayetler, taciz ve kavgalar. Kafası kızan eliyle, diliyle, silahla şiddete başvuruyor. Televizyon kanalları da bu sinir bozucu haberleri uzun uzadıya veriyorlar. Dinledikçe bunalıyorsunuz. Dayanamayınca tepkiniz ya televizyonu kapatmak veya başka kanala geçmek oluyor.