Maddeci bir dünyada yaşıyoruz. Her şey mekanikleşti, artık insanlar arası ilişkiler maalesef, genellikle menfaatlere dayanıyor.
Bilgimiz fazlalaştıkça, bilgeliğimiz azalıyor. Ekonomik güvenceye kavuştukça canımız daha çok sıkılıyor ve güvensizliğimiz artıyor.
Eğlenceye daldıkça daha doyumsuz hale geliyoruz ve hayattan daha az hoşnut kalıyoruz. Şurada biraz rahatlık, orada biraz neşe ararken, hiçbir şeyin kalıcı ve doyurucu olmadığını görüyoruz. Durulmayan bir deniz gibiyiz, arayışımız hep sürüp gidiyor. İnsanlar yalan söylüyor, aldatıyor, çalıyor, öldürüyor ve savaşıyorlar ama kendileri ve ait oldukları toplum için huzur, güvenlik, gönül ferahlığı ve mutluluğu bulamıyorlar.
Kanaatimce, insanın mutlu olabilmesi için kendi hayatının ve dünyanın bir anlamı olduğuna inanması lazım.
Eğer hayatımızın ulvi bir gayesi yoksa veya dünyayı boş ve yaşamayı absürd (saçma) kabul ediyorsak bakışlarımız da anlamsız...