İnsan beyni, kâinatın bilinen en karmaşık organize yapısıdır. Her insanın kafatası içinde yıldızlar sayısınca bağlantılar içeren, göklerin tüm bilgisini kuşatabilecek kapasitede bir beyin saklıdır. İnsan beynini ve bu beyinden kaynaklandığı düşünülen zekâ, zihin, şuur (bilinç), farkındalık, benlik gibi kavramları anlamak, görünen o ki yine insan beynine düşüyor.
Ancak, insan beyni bu noktada, yani kendi kendisinin sırlarını açmada ve anlamada açmaza giriyor. Modern bilim; bunca ilerlemesine rağmen, beynin kıvrımlarında aradığı şeyi henüz bulabilmiş değil. Ancak aradığımız şey, aynı zamanda arama aracımız da olunca, bu arayış yeni kayboluşları getiriyor kaçınılmaz olarak. Aklın aklı akletmesi, zihnin zihni açıklamaya çalışması ya da şuurun şuuru tanımlamaya niyetlenmesi; hem trajik bir çelişki, hem anlaşılması güç bir infilak gibi. Kesin olan aşılması güç bir yol ayrımına vardığımız.
Her şeyi parçalarına ayırarak anlamayı vadeden günümüz bilimi, en çok peşine düştüğü şeyi, yani aklı, en güvenerek kullandığı aracı olan akılla anlamlandıramıyor. Beynin...