Gündemi sarsan çocuk istismarı davası, bağlamından koparılmaya çalışılmaktadır.
Atılı suçun karşılığı olan ceza ancak bağımsız mahkemelerce; seri, adil ve doğru yargılama sonucunda verilecektir. Hatta suç sabit görüldüğünde yoğunluğu dikkate alınıp kök cezadan ayrılarak cezanın en üst sınırından verilebilir. Hukukun temel ilkesi olan suçun şahsiliği ilkesi kapsamında hareket edilmelidir.
Atılı suçun sanıklarının yargılanmaları devam ederken kurum ve kuruluşların töhmet altında bırakılması doğru değildir. Sonuçlara odaklanırken sebepler göz ardı edilmemelidir.
Çocuk istismarı davasının ceza yargılaması kapsamı dışına taşınması suretiyle din ve dindarlar nefret aracı haline getirilmek istenmektedir. İlim vakıfları ve dernekleri ile yurtların kapatılmasını isteyenlerden tutun da, feminist ve LGBTİ bireylerinin manifestosu olan İstanbul Sözleşmesi’ni geri getirmeye çalışanlar koro halinde saldırmaktadırlar.
Toplumumuzda ahlaki çöküntünün emareleri görülmeye...