Bugünlerde havalar ısındı. İnsanlar kapalı mekânlarda bunalıyorlar ve özellikle mesai çıkışı, akşamları açık havada oturmak, çay içmek, rahatlamak istiyorlar.
Bu sadece temiz hava almak için de değil. Su ve yeşillik görerek gözlerini ve zihinlerini de ferahlatmak arzusundalar. Bu yüzden semtlerin arasına sıkışmış bazı küçük sayılabilecek yeşil parkların tıklım tıklım insanlarla dolu olduğunu görüyorum. Sahildeki ağaçların altı da aynı şekilde dolu idi.
ABD ve Avrupa’yı gezenler bilirler, orada ağaçların ve yeşilin hâkim olduğu geniş parklar şehir merkezlerinde muhakkak bulunur. Bazı şehirlerde kenti ikiye ayıran akarsuyun etrafı yine park alanı yapılmıştır. Nehir yoksa bakarsınız suni bir göl şehrin merkezine yerleştirilmiş, çevre yine ağaçlarla donatılmıştır. Hatta bazılarında ormanlar vardır. En son gittiğimiz Çin’de de benzer uygulamayı gördüm.
Gerçekten buralarda ağaçlar sanki şehirlerin taş ve kasvetli havasını yumuşatıyor ve temizliyor, kısmen de olsa şehri doğallaştırıyordu. Tabii ağaç derken yol kenarındakilerden bahsetmiyorum. İnsanların dinleneceği, hava alacağı ağaçlık büyük küçük parklardan söz ediyorum. Ayrıca bu parkların içinde; oturacak kanepeler, yürüyüş ve koşu parkurları, egzersiz aletleri, çay kahve içeceğiniz kafeler, çocuklar için oyun alanları, minyatür top sahaları gibi herkesin yararlanacağı bölümler mevcuttu. Üstelik gürültü yoktu ve sessiz mekânlardı. Öyle kulak tırmalayıcı müzik ve başka rahatsızlık verici ses yoktu. Yaprak hışırtıları kuş sesine karışıyordu buralarda.
Kısacası şehir parkları sakinleri için vazgeçilmez öneme sahiptir ve şarttır. İşte yeşilin bazı faydaları: