Gerçekten sağlıklı beslenme sağlıklı hayat sürebilmek için önemli bir şarttır. Çünkü son yıllarda besin maddeleri bozulmuş; rafineri (işlenmiş) gıdalar, GDO (genetiği ile oynanmış) besinler ve konserveler, suni şekerler, paket yiyecekler market raflarını ve maalesef sofralarımızı işgal etmiştir.
Biz biliyoruz ki beslenme ile hastalıklar arasında yakın bir ilgi vardır. Özellikle günümüzde yaygınlaşan ve ölüme, yaşam kalitesinin düşüklüğüne sebep olan kalp damar hastalıkları (kalp yetmezliği, koroner ve enfarktüs, hipertansiyon, felçler, damar tıkanması gibi rahatsızlıklar), obezite, artrit, kanser, eklem hastalıkları, diyabet, gut gibi rahatsızlıklar hep kötü beslenme ile ilgilidir. Yani beslenmemize özen gösterirsek bu hastalıklara yakalanma riskimiz oldukça düşecek, daha sağlıklı bir hayat sürmemiz mümkün olacaktır.
Bu yüzden sağlıklı ve dengeli beslenme konusu giderek daha önem kazanmakta, yayınlanan kitaplar ve düzenlenen fuarlar da artmaktadır. İşte bu gittiğim gıda fuarları ve incelediğim yayınlardan yola çıkarak şunları söyleyebilirim:
Un ve unlu gıdalardan uzaklaşma var. Özellikle beyaz unun zararlı, adeta bedenimiz için zehir olduğu kabul edilmiş durumda. Hatta tam unun bile sakıncaları anlaşılır olmuş. Ancak siyez ve karakılçık gibi geleneksel buğday ürünlerinden daha çok üretilmekte ve tavsiye edilmekte.
Yine kan şekerini hızlıca yükselten şekerin zehir olduğu, hastalıkların kaynağı haline geldiği tam bir görüş birliği ile kabullenilerek sofralarımızdan çıkarılmış. Artık şeker ve şeker konularak üretilen yiyeceklere sağlıklı mutfaklarda yer yok.