Beynimiz, bedenimizin yönetim yeridir. Davranışlarımız, düşüncelerimiz, hareketlerimiz hep beynimizin sağlıklı olmasına bağlı. Günümüzde giderek artan Alzheimer hastalığına karşı da beynimizi korumamız şart.
İngiliz Akıl Sağlığı Vakfı’nın son araştırması; dikkat dağınıklığı, depresyon, Alzheimer ve şizofreni türü rahatsızlıklarla fastfood yeme alışkanlığı ile doğallığı yok edilmiş (rafine) yiyeceklerle beslenme arasında ilişki olduğunu gösteriyor.
İngiltere’de yürütülen bir programda çalışan beslenme uzmanı Caroline Stokes, psikiyatrik problemi olduğu için gönderilen hastaların kötü beslenen kişiler olduğunu söylüyor: “Önlerine ne konursa yiyen kişiler bunlar. Kola cinsi içeceklere düşkünler. Vücutları şekerle yükleniyor, ama çok az sebze ve meyve yiyorlar…”
Alacağımız bazı tedbirlerle zihnimizin daha açık ve sağlıklı olmasını sağlayabiliriz.
Beynimizi faal tutalım: Zihinsel faaliyetler beyin hücrelerinin rezervlerini artırır. Bu da yaşa bağlı çöküntüye karşı bir kalkan vazifesi görür. Yeteneklerimizi zorlayan işlere girelim. Televizyonun önünde uzun süre oturmayalım. Kitap okuyalım veya bilmece çözelim.
Hareketli olalım: Egzersiz kan dolaşımını hızlandırır ve yeni hücrelerin oluşumunu tetikler. Kalp damar sisteminin sağlıklı olması beynin işlem kapasitesini güçlendirir, gri ve beyaz maddedeki hücre kaybını önler.