Sefa Saygılı Yeni Akit Gazetesi

“Şiddeti gördüm, yaşadım. Boşanma sürecindeki şiddet, ölümler nasıl bitirilir?”

“6284 sayılı yasadan evden atıldım, süründüm” başlığı ile bir okuyucumuz başına gelen olayları anlatmış. Önemine binaen aynen yayınlıyoruz: “Boşanmaya, malın mülkün...

25 Kasım 2017 | 210 okunma

“6284 sayılı yasadan evden atıldım, süründüm” başlığı ile bir okuyucumuz başına gelen olayları anlatmış. Önemine binaen aynen yayınlıyoruz:

“Boşanmaya, malın mülkün yarısına ve süresiz nafakaya göz dikmiş eski karım ikide bir “ayrılacağım”, “bıktım senden” derdi. Her hafta bir sebep bulup kavga çıkarırdı. Bir gün “boşanmak istiyorum senden” dedi. Çalışmayan bir kadındı, ev hanımıydı. 4 çocuğumuz vardı. Eski karım TV dizilerinden, kadın programlarından, pozitif ayrımcılıktan, çevreden boşanıp kocasının mallarını alıp süresiz nafakayla özgürce yaşayan kadınlardan etkileniyordu. Ailesi de ayrılığı normal karşılayan bir aileydi. Ben ise alttan alıyor, “Ayrılıp ne yapacaksın, boşanma çocukların ruhlarını yaralar. Okul başarılarını etkilenir, hayatlarını mahvederiz. Boşanmayalım. Evimizde şiddet yok, geçim sorunu yok, eve ilgisizlik yok. Sağlığımız yerinde halimize şükredelim, insan daha ne ister ki?” dedim ve ekledim: “Sonrasında hayat standardın düşer.” 

Ben anlamam neden hayat standardım düşecek ki? Şimdiye kadar sahip olduğun emlakların yarısı benim” dedi. “İkisini alırım, birinde otururum, diğerini kiraya veririm. Senden de ömür boyu nafaka alırım, gül gibi geçinir giderim. Seni çekemem artık” dedi. Ona, “Çocuklar daha ufak. 3-4 sene daha bekle biraz daha büyüsün de, hâlâ kararından vazgeçmez isen ayrıl” dedim. “Olmaz” dedi. Ben “Dava açsan bile hiçbir gerekçen yok, hâkim boşamaz” dedim. Bunun üzerine avukata gitmiş avukat yönlendirmiş. Bir gün gönüllü olarak benimle birlikte olduktan sonra karakola gidip kocam bana tecavüz etti demiş. Anında evden uzaklaştırma cezası aldım ve beni evden attılar. Eve yaklaşamadım, çocukları göremedim. Misafirhanelerde, arkadaş evlerinde, daha sonra kiraladığım imkânları yetersiz yerlerde kış günü ayakta kalmaya çalıştım. Çok ağrıma gitti. Bunalıma girdim. Yıllarca yaşadığım çocuklarımla birlikte ömür sürmekte olduğum evimden atılmıştım. Sonra gözyaşları içinde belki çocuklarımı görmeye geldiğim parklarda bana bağırıp çağırıp polisi arayıp “buraya gelmiş, bana hakaret ediyor” diye karakollara verdi. ‘Küfretti’ diye yalan beyanla savcılığa verdi. Defalarca karakollarda sabahladım. Sonra mahkemelerde ceza davaları devam etti. Onuruma gururuma yediremedim. Bunalımda insanın aklından her türlü şiddet geçiyor. Allah yardım etti kendimi frenledim. Avukatı bir gün aradı, “Bu kadına iki ev ver. 800 TL nafaka ver. 30.000 TL de para ver. Yoksa şikâyetlerin birinden ceza alırsanız işinizden de olursunuz” diye anlaşma yapmak istediler. O kadar bunalımdaydım ki iftiralar, yalanlarla evden atılmalar, suçlamalar, karakollar, mahkeme salonları, cinnet ve bunalımlar yaşadım. İyi ki o dönemde aklımdan çok geçmesine rağmen çocuklar ortada kalacak diye, kızlarım ortada kalmasın diye bir şiddet içeren davranışta bulunmadım. Sonra anlaşmalı ne istedilerse verdim, boşandım. Çocukları da istemedi, velayetleri bana bırakıldı. Kısacası 6284 sayılı kanun, mal ortaklığı rejimi ömür boyu nafaka mağduru oldum. Çocuklarıma bakıyorum. Süresiz nafaka ödüyorum. Malım mülkümü, tazminatı, süresiz nafakayı alan eski karım özgür bir dul kadın hayatı yaşıyor.

Sonuç olarak, pozitif ayrımcılık sebebiyle yasaların ve bu yasaları silâh olarak kullanan eski karımın bana yaptıklarından, bu kadar olaydan sonra şunu anladım: “6284 sayılı kanun”, “TMK Kanunundaki edinilmiş mallara ortaklık rejimi” ve kadının “süresiz ömür boyu nafaka” alabiliyor olması adeta kadını boşanmaya teşvik ediyor. Yuvalar yıkılıyor, çocuklar ortada kalıyor. Ruhları ve gelecekleri kararıyor. Sonuçta bunun bir örneğini yaşadım. 

Ayrıca boşanma sürecinde 6284 sayılı kanunla “suçsuz erkeklerin evden atılması”, “mal ortaklığı rejimi ile haksızca erkeklerin kazanımlarının yarısının kadına verilmesi”, “süresiz nafaka”, “nafaka hapsini” de düşünürsek erkeklerin, insan olan birinin bunalım yaşamaması ve cinnet geçirmemesi mümkün değil, ancak yaşayan bilir. Bu cinnet akıl sağlığını kaybetme haline dönüşüyor. Toplumdaki özellikle boşanma sürecindeki cinnetin, şiddetin sebeplerinin bu akıl sağlığını kaybetme hali olduğunu düşünüyorum.”

DÜNYA HELAL ZİRVESİ

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yapay zekâ asla bilinç kazanamayacak 09 Kasım 2024 | 231 Okunma Beynimizin şaşırtan özellikleri 02 Kasım 2024 | 187 Okunma Yüksel ki yerin bu yer değildir 19 Ekim 2024 | 92 Okunma Harika yaratılışımız 12 Ekim 2024 | 180 Okunma İnanç sağlığımızı koruyor 05 Ekim 2024 | 96 Okunma