Geçen haftaki yazımda FETÖ’cü olduğunu bildiğim eski bir dostumla karşılaştığımı ve sohbet etmeye çalıştığımı yazmıştım. Merakım şuydu: FETÖ’cüler tüm rezillikleriyle açığa çıkmışken bu tanıdığımız ders ve ibret almış, bu tehlikeli örgüte karşı bir tavrı ortaya çıkmış mıydı? Ancak bu kişinin halen aynı kafada olduğunu; mantık, muhakeme, izan gibi aklî melekelerin devre dışı kaldığını görünce konuşmaya bile gerek olmadığını düşünerek sohbeti sonlandırdığımı anlatmıştım.
Bu yazım üzerine samimi bir okuyucumuz keskin kılıcı ile eleştirmiş. Dediği şu: “Bunlar vatan haini. Bunlar kanser hücresi gibi ülkemizin, insanlarımızın, dinimizin altını oymakla meşgul. Bunlar hak yiyici, yalancı, iftiracı, kumpasçı. Nasıl olur da halen açıktan hain FETÖ’yü savunan bu alçağı yargıya ve emniyete ihbar etmedin? Onun serbestçe dolaşıp zehirli faaliyetlerine devamına nasıl olur da göz yumarsın?”
Saygıdeğer okuyucumuzun FETÖ hakkında yazdıklarına aynen katılıyorum. Ancak kendisinin de dediği gibi bu aşağılık örgütün ve zombi fedailerinin en belirgin özelliklerinden biri de yalancı olmalarıdır. Diyelim ben o kişiyi ihbarda bulundum, sorguya alındı diyelim. Resmi organların önünde hemen FETÖ’yle hiçbir ilgisinin bulunmadığını, aksine şiddetle karşı duruş aldığını, kendisinin Tayyip Erdoğan hayranı olduğunu utanmadan, çekinmeden söyleyecektir. Yalan söylemede ustadırlar, gayet rahat yalanları art arta sıralarlar. Yani orada ben iftiracı durumuna bile düşebilirim.
Mahkemedeki FETÖ’cü askerlerin ifadelerine bakmıyorsunuz hiç? Neler diyorlar neler?
“DEAŞ devlet kurumunu bastı dediler, vatan aşkı ile koştum. Benim FETÖ ile ilgim yoktur.”