Birkaç gün önce bir okuyucumuzdan telefon aldım. Ağlamaklı sesiyle şunları anlattı:
“Eşimle iyi kötü devam eden evliliğimiz vardı. Ancak bir akşam saat 20 sularında eşim oğlumuzla tartışmış, sinirlenerek mutfakta yemek masasını altüst etmiş. Sonra aşağıya inip kapıdan şirketime ait aracı almış ve cep telefonunu almadan dışarı çıkmış. Bu esnada kesinlikle benimle bir tartışması veya konuşması olmadı. Gece yarısı saat yarım civarında eve geldi. Bu saate kadar nerede olduğunu sorduğumda ‘sana ne’ diye karşılık verdi. Nereye gittin dediğimde ise ‘sevgilime’ diye cevap verdi. Çok ağırıma gitti. Tartıştık. Tekrar çıkıp gitti. Bir süre sonra kapı zilim çaldı. Eşim polislerle gelmişti. Bana 3 ay evden uzaklaştırma cezası verildiğini bildirdiler. O eve girdi, ben evden çıkarıldım.
Aramıza soğukluk girdi. Şu an boşanma aşamasındayız. Yuvam 6284 sayılı kanun ile yıkıldı. Bu yasayı çıkaranları Allah’a havale ediyorum. Bu kanun ile Türk aile yapısını bozmaya çalıştıkları bariz iken hükümetimiz bu gerçeği neden görmezlikten geliyor anlayabilmiş değilim. Ak Parti’yi kurulduğu günden beri desteklemiş biri olarak isteğim aileyi parçalayan bu kanunu kaldırmalarıdır.”
Okuyucumuz daha sonra eşinin ve kendisinin karakolda verdikleri ifade tutanaklarını e-posta ile yolladı. Belgeler onu doğruluyordu. Eşine sert muamele hele kaba kuvvet yoktu. Eşi ifadelerinde bunu iddia da etmiyordu. “Şiddet uygulamasından çekiniyorum” demişti. Mahkeme bu sözü uzaklaştırma için yeterli bulmuştu.
Aslında bu telefona rağmen bu konuyu yazmayacaktım. Ancak bugün Hürriyet Gazetesi’nde gördüğüm “UZAKLAŞTIRMA BİTTİĞİ GÜN KARISINI BIÇAKLADI” başlıklı haber üzerine yine yazma gereği duydum. Olay Adana’nın Seyhan ilçesinde geçmişti. İki kez uzaklaştırma cezası verilen Hüseyin Ö. adlı vatandaş sinirlenerek eşini bıçaklamıştı.
Yani 6284 sayılı yasa yine şiddeti davet etmişti. Buna benzer olaylar zaten sıklıkla medyada yer alıyordu.