Önceki yazılarımızda mehdilik iddiasında bulunan bazı kişilerden söz etmiştik. Bunların kimilerinin rahatsızlıkları belirgindir. Abuk sabuk davranış ve sözlerle çevrelerindekileri usandırır veya tehlikeli olabilecek hareketleri olur. Yakınları da hemen psikiyatri hekimlerine muayene için getirirler. Neredeyse her hafta mesleğim icabı böyle birkaç hasta görürüm.
Bunlardan biri kendisinin mehdi olduğuna kanaat getirmiş, ikamet ettiği Hollanda’dan uçağa atlayarak mehdiliğini ilan etmek üzere İstanbul’a yola çıkmış. Ancak o kadar heyecan içindeymiş ki havada iken ayağa kalkmış ve “Ey yolcu kardeşlerim size bir müjdem var. Mehdi zuhur etti ve şu an karşınızda duruyor. İlk defa siz bunu işitiyorsunuz ve bu yüzden çok şanslısınız.”
Tabi apar topar kendini psikiyatri kliniğinde bulmuştu. “Acınacak durumda bu insanlar. Ben onlara müjde verdim ama onlar beni tedaviye gönderdi” diye şaşkınlığını gizleyemiyordu.
Geçenlerde önceden hastam olan biri Almanya’dan aradı. “Lütfen üzerinize düşeni yapın. Yoksa Rabbim indinde mesul olursunuz” dedi. “Nedir yapmam gereken?” diye sorunca kendisinin mehdi olduğunu, bunu devlet yetkililerine bildirmemi söyledi. “Peki, nasıl anlayacağım mehdi olduğunu?” diye sorunca medyada kendini mesih ilan eden eski bir milletvekilinin adını verdi. Ona sorabilirmişim.
Bu kişi zaten uyuşturucu kullanan, yıllarca hapis hayatı olan biriydi..