BANKACILIK sektörü yüksek kârlılıkları nedeniyle sürekli eleştiri oklarının hedefinde, hatta önceki gün Meclis’e sunulan torba yasa ile Kurumlar Vergisi oranları yüzde 20’den 22’ye çıkarıldı. Hükümet üyeleri bankacılık sektörünün bu artışı karşılayabileceği görüşünde. Henüz vergi artışından habersiz 1 gün öncesinde Londra’da gazetecilerle bir araya gelen İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, “Kimse kimsenin kazancını kıskanmamalı” diyerek geçen yıl İSO 500’deki şirketlerin özkaynak kârlılığının bankacılık sektörünü geçtiğini ve bunun kaynakların doğru kullanıldığını gösterdiğini söyledi. Bali, “Ben sanayici değilim ki kârlarına göz dikeyim” diye konuştu. Bali ayrıca, bankacılığın sermaye kısıtları ile yapıldığını dile getirerek “Şu anda bankanın öyle bir iştahı ve iş yapma gücü var ki... Gaz-fren-debriyaj dengesinde gidiyoruz. Son yıllarda habire gaz-fren arasında debriyajda gidiyoruz. Gözümüzü devamlı yakıt göstergesinde tutuyoruz. Bize yakıt desteği versinler basar gideriz” diye konuştu.
İş
Bankası’nın davetiyle gittiğimiz Londra’da bankanın 352 milyon
dolar ve 656 milyon Euro olmak üzere iki dilimden oluşan
sendikasyon kredisi imza töreninin ardından Bali, soruları
yanıtladı. Eskiden bankacılık sektörünün çalışma biçimini yakıt
sorunsuz, sermaye yeterlilik rasyolarının yüksek, havanın güneşli,
yolların geniş, yolcuyu rahatsız etmeden, olabilecek en kısa
zamanda olmak yere varmayı hedeflediğini dile getiren Bali, şimdi
aynı yakıtla en fazla mesafeyi almaya çalıştıklarını belirtti.
Bali, şöyle devam etti: “Bu da aracın hızını artırmayı kısıtlıyor.
Yakıt desteği olsa basar gideriz. Daha çok kredi verelim, daha çok
iş yapalım daha çok istihdam ve katma değer yaratalım. Bankacılıkta
sermaye 2 yolla birikir. Ya patron gelecek cazip bulacak ve sermaye
koyacak ya da senin işinin yarattığı değerler öz kaynağını
büyütecek. Yakıtı, özkaynağı besleyecek performanslardan şikayet
etmemek lazım. Bizim kârımız, Türkiye’nin kârınadır. Çünkü biz bu
kârları buharlaştırmıyoruz. Biz kârlarımızı öz kaynaklarımıza
ekleyip tekrar kredi kapasitesi yaratıyoruz.” Arşimet’in ‘bana bir
nokta verin dünyayı yerinden oynatayım’ sözünü hatırlatan Bali, “Şu
anda bankanın öyle bir iştahı ve iş yapma gücü var ki… Bize sermaye
versinler, sektörü yerinden oynatalım” dedi.
KÂRINA GÖZ DİKMEM
Bali, bankacılık
sektöründe 2015 yılında öz kaynak kârlılıklarının dibe vurduğunu ve
sektörün yeni kredi verme kapasitesi yaratamadığını savunan Bali,
“O dönemde her verdiğimiz kredi sermayeden yiyordu. Bugün özkaynak
kârlılıklarımız yüzde 14-15’lere geldi” dedi. “Büyüyen bir
ekonomide oyun sıfır toplamlı değildir” diyen Bali, şöyle konuştu:
“Mevduat faizimiz, kredi faizimizden yukarıda olursa devam edebilir
miyiz? Aynı durum bizden kaynak kullananlar içinde geçerlidir.
İşiniz, bankadan aldığınız kaynağın maliyetinden yüksek bir getiri
elde edemiyorsa zaten o krediyi kullanmamalısınız. Böyle bir
durumda işi şuraya indirgiyoruz. Oyun sıfır toplamlı, ‘sen
kazanırsan, ben kaybediyorum’ demektir. Şart mıdır? Oyun büyüyorsa
herkes kazanabilir. Mesela geçen sene ISO-500’ün öz kaynak
kârlılığı bankacılık sektörünün üzerine çıktı. Bu hiç şikayetçi
olunmayacak mükemmel bir şeydir. Demek ki benden kaynak kullananlar
doğru işler yapmış. Kimse kimsenin kazancını kıskanmamalı. Ben
sanayici değilim ki sanayicinin kârlarına göz dikeyim.” Bali,
Türkiye’de faizlerin düşmesi için hem enflasyon tarafında hem de
kur tarafındaki gelişmelere bakmak gerektiğini de söyledi. Faizin
düşmemesinde enflasyonda hem gerçekleşme hem de bekleyişlerin kötü
seyretmesinin etkisi olduğunu aynı zamanda döviz kurunda
kırılganlık ve hassasiyet olduğunu anlattı.
SEKTÖRDE FAHİŞ KÂRLILIK YOK
BANKACILIK
sektöründe ‘kârlılıkla’ ilgili olarak tartışması gereken noktanın
‘fahiş kârlılık’ var mı yok mu? Olması gerektiğini de söyleyen
Bali, gelinen noktada da böyle bir durumdan bahsedilemeyeceğini
vurguladı. Türkiye’de büyüme ile banka kredileri arasında net bir
korelasyon olduğunu Türkiye’nin yüzde 5 büyüyebilmesi için yüzde 15
kredi büyümesinin sağlanması gerektiğini aktaran Bali, “Yüzde 15
kredi büyümesi yüzde 15 öz kaynak kârlılığı gerektirir. Sermaye
yeterlilik rasyonuzun yüzde 15’lerde olması gerekir. Yüzde 15 öz
kaynak kârlılığı aynı zamanda yüzde 3.5-4 net faiz marjı
gerektirir” dedi.
KGF’DE RESMİ 2018 ORTASINDA GÖRÜRÜZ
KGF
kredilerinin geri ödemelerinde ilişkin ise Bali, şöyle konuştu:
“Ödemesiz dönemler nedeniyle net resmi asıl 2018 ortasından
itibaren göreceğiz. Bu kredilerde kısmi kefalet olabilir ama bu
sizin riskinizi ortadan kaldırmıyor. Bu nedenle biz küçük ve orta
büyüklükteki işletmeleri her zaman nasıl kredilendirirsek, KGF
kredilerinde de öyle yaptık. Nitekim yüzde 18.5 ile bu konuda en
çok kredi kullandıran banka olduk.”