FAİZ her dönem gündemin ilk sıralarında yer alır. Parası olan daha çok faiz almak ister, borcu olan faizlerin düşmesini. Son yıllarda siyasilerin de hedefindedir faiz. Özellikle Merkez Bankası faizleri düşürmediği için eleştirilir durulur. Merkez Bankası’nın belirlediği politika faizi dillerden düşmez de peki ya devletin alacaklarına uyguladığı gecikme faizi nedense hiç gündeme gelmez. Ben bu hafta Vatandaşın Ekonomisi’nin projektörlerini işte bu faize yöneltmek istiyorum. Bir de bankaların kredi kartlarına uyguladığı faizlere. Çünkü bu her ikisi de doğrudan vatandaşın cebini ilgilendiriyor ve bizzat devlet eliyle belirleniyor.
Öncelikle vergi ve benzeri kamu alacaklarına karşı uygulanan devletin gecikme faizini ele alalım. Bu faiz Bakanlar Kurulu Kararı ile belirleniyor. Şu anda aylık yüzde 1.40 seviyesinde, yıllığa vurursanız yüzde 16.8’e ulaşıyor.
Bono faizleri şu anda yüzde 11 seviyesinde. Yani devletimiz şu anda piyasadan borçlanmaya kalksa yıllık yüzde 11 maliyetle borçlanıyor. Bankalardan yüzde 11 ile borçlanan devlet vatandaştan alacağına karşılık yılda yüzde 16.8 faiz istiyor. Burada ciddi bir haksızlık var.
Peki ya bu faiz oranı ne zamandır yürürlükte derseniz, cevabım neredeyse 7 yıl olur. 19 Ekim 2010’dan bu yana Bakanlar Kurulu bu faiz oranında bir indirim yapmadı. Devlete olan 100 liralık borcumuz her yıl 16.8 lira arttı. Devletin alacağına karşı bu kadar yüksek faiz uygulamasını caydırıcı olarak yorumlayabilirsiniz? Son vergi, SGK ve diğer borçların yapılandırılmasını göz önüne katarsak devletin uyguladığı bu faiz caydırıcılıktan çok cezalandırıcı olmuş. Ana para haricinde borcunu ödemeye kalkan piyasadaki faizlerin çok üzerinde bir ilave maliyetle borcunu ödemiş. Ardından gelen aflar ise işin maddi boyutu bir tarafa bir de manevi olarak yıkıma neden olmuş. Oysa devlet alacağına makul bir faiz uygulasa belki de bu aflara, yapılandırmalara hiç gerek kalmayacak. 7 yıldır düşürülmeyen gecikme faizi indirilse, cüzdanlar da vicdanlar da rahatlayacak.
MERKEZ BANKASI’NDAN KREDİ KARTINA ŞOK FAİZ