Para ve Bankacılık dersinin girişinde öğrencilere finansal piyasaların ve bankacılığın günlük hayatı nasıl etkilediğini anlatırız. Bankalar tasarrufları yatırımlara kanalize etmek yoluyla ekonominin çarklarını döndürür. Ama bu büyük resmin ötesinde sokaktaki insanın refah seviyesini doğrudan etkiler. Finansal sistemi gelişmiş, enflasyonu düşük, hukuk sistemi sağlam olan ülkelerde daha uzun vadeli, daha düşük faizli ve daha az teminatlı kredi alabilirsiniz. Örneğin, ABD’de bir genç üniversiteden mezun olup işe girdikten kısa bir süre sonra 30 senelik krediyle evini alıp, kira öder gibi ev sahibi olabilir. Bizde ise ev sahibi olmak yılların birikimini gerektirir. Yani iyi oturmuş bir bankacılık sistemi bireyi bekletmeden, gelecekteki gelirinden borç alarak harcamalarını zamana yaymaya izin verir.
Türkiye’de bankacılık sistemi 2001 krizi sonrası önemli bir dönüşüm geçirdi. Benzer bir kriz yaşanmaması için sistem sıkı bir denetime tabi oldu. IMF ile imzalanan stand-by anlaşması, Derviş döneminde uygulamaya konulan yapısal reformların devam ettirilmesi, AB ile müzakere sürecinin hızlanması doğrudan yabancı yatırımları hızlandırdı. Bu yatırımlar özellikle bankacılık sektörüne aktı. Sistemin gelişmesi, finansal piyasaların derinleşmesi, kâr eden bir bankacılık sisteminin sağlam temeller üzerinde yükselmesi toplumsal refahı artırıp büyümeye katkı verdi. Peki, bankalar aşırı kâr ediyor olabilir mi?
Rakamlar ne diyor?