Bir medeniyet yürüyüşüdür bizimkisi. Özümüze, bizi biz yapan milli ve manevi değerlerimize, insanlığımıza, hamiliğimize, cihanşümul duruşumuza, onurumuza, erdemler kuşanmış benliğimize durmaksızın yürümek…
“ Ey oğul, artık Bey’sin!
Bundan sonra öfke bize, uysallık sana. Güceniklik bize, gönül almak sana. Suçlamak bize, katlanmak sana. Âcizlik bize, hoş görmek sana. Çatışmalar, anlaşmazlıklar bize, adâlet sana. Kötü söz, şom ağız, haksız yorum bize, bağışlamak sana. Bölmek bize, bütünlemek sana…
Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelâmlısın! Amma bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen, öfken ve nefsin bir olup aklını yener. Sabah rüzgârlarında savrulur gidersin. Daima sabırlı, sebatlı ve iradene hâkim olasın.
Unutma ki, dünya sandığın kadar büyük değildir. Bütün sırlar; bilinmeyenler, görülmeyenler, ancak senin şecaat, fazilet ve irfanınla fethedilip gün ışığına çıkacaktır.
Ey oğul! Sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz.