Şiddetin resmî dizi dili haline geldiği yadsınamayacak bir gerçek. Ekrana bakıldığında sadece mafya dizileri değil, aile dizisi kategorisinde olanlarda da baskın dil şiddet. Sadist karakterlerden psikopat, sosyopat karakterlere geçiş yapan dizileri seyrede seyrede seyirci de sadistleşti zamanla. Sadizm, 'bir yıkımı seyretmekten zevk almak' şeklinde tanımlanıyor. Kötülüğün ilk basamağı olarak kabul görüyor. Bir ailenin parçalanma sürecini, açı çeken insanları seyretmekten haz duyuluyorsa, devamında şahit olunan hiçbir kötülük kişiyi şaşırtmayacaktır. Ekrandaki hikayelere haz duygusunun yön verdiği kabul edildiğinde cevaplanması gereken şu soru ile karşı karşıya kalınıyor; tüketicilerin (seyirci) hazzı mı üreticilerin (senarist, yönetmen, yapımcı) hazzı mı? Seyirci 'bu tarz' hikayeleri ekranda görmek istiyor önermesi hatalı bir önerme, tesbit edilme şeklinin hatalı olmasından dolayı. Tutan dizinin benzerini yapma hastalığı, ekrandaki dizinin benzerini yaparak reyting pastasından pay alma isteği başlı başına hatalı bir tutum. Ekranda Meryem isimli bir dizi varken karakterin ismini Meryem koymak bile hatalı bir kararken, yeni dizinin adını Adı Meryem olarak açıklamak çifte hata. Ya da Çukur dizisine nazire yaparcasına Çukurdere isimli bir dizi yapmak. Ya da Yağız Egemen isimli bir karakter varken, yeni dizide kardeşlerden birine Yağız diğerine Egemen ismini vermek. Hızlıca saydığım üç örnek dahi dizi piyasasının nasıl şekillendiğini gözler önüne seriyor. Dizi piyasasının içerik açısından kalite kazanabilmesi için medyaya büyük görev düşüyor. Yapılan haberler, eleştiri, analiz yazıları içeriğe odaklandığında ancak kalite çıtası yükselebilir. Öpüşme sahneleri üzerinden haber yapıldığı müddetçe adı geçen dizinin gizli reklamı yapılmış olur sadece. Ekrandaki sansürden dem vurulur zaman zaman. Bipleme çözümüyle bazı dizilerde argo ve küfür doz aşımı kullanılmasına rağmen. Bazı diziler tanıtımlarını öpüşme sahneleri ile yapmalarına rağmen. Aşırı kısıtlama engelleme v...