Sema Karabıyık Yeni Şafak Gazetesi

Klişe rüzgarı

Dizi sektörünün doğurgan hikayelere ihtiyacı var ama istenilen reyting yakalandığında devam etmesi durumunda, klişelere mahkum olacak hikayeler ekran vizesi almaya devam ediyor. Doğurgan derken ileriye doğru gelişim yaşama...

20 Temmuz 2017 | 126 okunma

Dizi sektörünün doğurgan hikayelere ihtiyacı var ama istenilen reyting yakalandığında devam etmesi durumunda, klişelere mahkum olacak hikayeler ekran vizesi almaya devam ediyor. Doğurgan derken ileriye doğru gelişim yaşama potansiyeline sahip hikayeleri kast ediyorum. Açılıma müsaittir, yeni bir karakter ve yeni bir olay hikayeyi ve karakterleri başka bir boyuta taşır. Yaz ekranını işgal eden romantik komediler ise yalanlar, sırlar, yanlış anlaşılmalarla yoluna devam eden, başlangıç noktasından bir adım öte geçemeyen hikayeler. 

Çilek Kokusu ve Kiralık Aşk’la reyting pastasından büyükçe bir pay alan Güney Kore uyarlaması romantik komediler, o gün bugündür ya tutarsa sorusu eşliğinde ekranın vazgeçilmezi. Yüksek reytinglerle sonbahara ulaşması tutması için yeterli, hikayenin tıkanması, tekrara düşmesi, felsefesiz, önermesiz yoluna devam etmesi kimsenin umurunda değil!

Kiralık Aşk, iki haneli reytingleri görmüş, ilk 25 bölümü ortalama dokuz reyting almış, uzatıldıkça seyircisini kaybetmiş, 69. bölümde dört reytingle ayrılmış ekrandan. Romantik komedi adına anlatılacak her şeyi anlatmış, tüketmiş ve tükenerek bitmiş. Normalde bu tarz hikayelerden en azından orijinal bir karakter, farklı bir hikaye yakalanıncaya kadar uzak durulması beklenir. Normalde! Türk dizi sektörü söz konusuysa eskisinin dumanı üstündeyken yenisi ekrana sürülmekte gecikmiyor. Kiralık Aşk konsepti üzerine inşa edilen Ateş Böceği ve Dolunay, tutarsa kış sezonuna taşırız düşüncesiyle yaz ekranında görücüye çıktı. Zengin, başarılı, aşka gönlünü kapatmış yakışıklı erkekler ile fakir, genç ve güzel kızların aşkını merkeze alan hikayeler, ilk gençlik dönemini yaşayan seyirci kitlesinin ilgi alanına girme mücadelesinde.

Fakir kızlardan her ikisi de meslek sahibi aslında. Dolunay’ın Nazlısı gastronomide yüksek lisans öğrencisi, fakat geçimini sağlamak için çalışmak zorunda ve yolu Ferit’in malikanesine düşüyor. Notlarla haberleşen ikiliden her ikisi de diğerini yaşlı biri zannediyor ta ki karşılaşıncaya kadar. Şüphelerin ve yanlış anlamaların havada uçuştuğu, ilk görüşte aşkın dile gelmek için epey bir yol kat edeceği Dolunay’da Bulut’un anne babasını kaybetmesiyle hikaye başlıyor. Bulut, Ferit’in yeğeni, dayısına düşkün, bir de müzikle ilgilenen amcası Deniz var ve ne tesadüf ki amca da gönlünü Nazlı’ya kaptırır. Yakın gelecek iki adamın Bulut mücadelesini Nazlı mücadelesine dönüştürme potansiyelini içinde taşıyor. Üçgen aşk, eski sevgili, paraya ve eğlenceye düşkün kardeş Asuman, her türlü klişe mevcut.

Meslek sahibi, yüksek lisans yapan Nazlı’nın çalışma hayatı merkeze alınsa, aşçılıkta kariyer yaparken başından geçenler hikaye edilse, dişi ve doğurgan bir hikayeye dönüşme potansiyeli varken; Nazlı hangisini seçecek, Bulut’un halası ve kocası hangi kötülükleri yapacak, müzisyen amcanın solist sevgilisinin entrika potansiyeli hikayeyi nereye taşıyacak, zaaflarının esiri olma yolunda koşar adım ilerleyen Asuman, Nazlı’yı nasıl zor durumda bırakacak soruları dışına çıkılmadığı sürece, klişe rüzgarına kapılmaktan başka çaresi yok Dolunay’ın. Çocuk karakterin etkisiyle yaz aylarını seyircinin ilgi alanında geçirse de sonbahar ekranında ilginin devam etmesi tamamen hikaye açılımına bağlı.

Ateş Böceği ise en baştan klişe bir hikayeyle yaptı açılışını. Ateşböceği lakaplı Aslı, baba mesleği taksi şoförlüğünü devam ettirerek aile reisi pazu bandını koluna erken yaşta takmış genç bir kız. Annesine göre doktor, avukat olacak kızdır ama tutup taksi şoförü olmayı seçmiştir. Diyaloglara dikkat edince senaristin kendi yazdığı hikayeye ihanet ettiği görülür. Aslı’nın yeğeni Çiçek’e otomobil çarpmış, kız geçici olarak yürüme yetisini yitirmiştir. Kendi üzerine kayıtlı arabasının kaza yaptığından mafya babasının şantajıyla haberdar olan esas oğlan Barış ise başarılı, zengin bir boşanma avukatıdır. Klasik otomobilini yarım akıllı kuzenine vermiş, kuzen bir kadının tuzağına düşmüş, arabayı çaldırmıştır ki olayın mafya babasının tuzağı olduğu çıkacaktır açığa ilerleyen zamanlarda. Çiçek’ten yola çıkıp jet hızıyla Aslı’yla bağlantı kuran Barış, bir taraftan kaza yapan kadını ararken diğer taraftan Aslı’yı özel şoförü olarak işe alır. Böylece aşk potansiyeline sahip ikilinin otomobil, ev, iş yeri, aynı ortamda sürekli zaman geçirmesinin, yanlış anlamalara sebep verilmesinin önü açılmış olur. Eski şoför yeni araştırmacı Teo Aslı’ya gönlünü kaptırırken, Aslı’nın mahalleden arkadaşı da Teo’nun çekim alanına girer. Barış’ın eski nişanlısı yeni ortağı da entrika kraliçesi olma yolunda hızla ilerlemektedir. Meslek sahibi, avukat bir kadını, aşk, evlilik adına her ne denecekse bu duruma düşürenlere en derin teessüflerimi sunarım. Duyguları ya da hırsı adına gülünç duruma düşmeden zekasıyla mücadele etmenin onlarca yolu mevcut.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Başkasının ölümü 11 Ocak 2018 | 275 Okunma Geleceğe ne kadar hazırız? 07 Ocak 2018 | 110 Okunma Zihin körleşmesi 21 Aralık 2017 | 191 Okunma Diziler yerli mi? Tartışılır ama yersiz uzun! 17 Aralık 2017 | 185 Okunma Hikâye açığı 14 Aralık 2017 | 171 Okunma