Sema Karabıyık Yeni Şafak Gazetesi

Kötülükte sınır tanımayanlar

Margaret Thatcher’in 1987 yılında ilan ettiği “Toplum diye bir şey yoktur, yalnızca bireyler ve onların aileleri vardır” cümlesi, yerli dizilerin vazgeçilmezi olarak kabul gören, sırların ve suçların...

19 Kasım 2017 | 118 okunma

Margaret Thatcher’in 1987 yılında ilan ettiği “Toplum diye bir şey yoktur, yalnızca bireyler ve onların aileleri vardır” cümlesi, yerli dizilerin vazgeçilmezi olarak kabul gören, sırların ve suçların yuvası olarak anlatılan aile hikayelerinden sonra “Aile yoktur sadece birey vardır”a dönüştü. Seyircinin tepkisini çekmemek için sessiz bir ilan edişle, fark ettirmeden alt metinlerle bilinçaltına işleniyor şimdilik, gelenek ve göreneklere aykırı olmamak adına.

İstek ve ihtiyaçlarını karşılayamayarak çocuklarını mağdur eden fakir babalardan sonra; zengin hayata kavuşmak, kavuştuğu o hayatı muhafaza etmek için çocuklarını ve ailesini ihmal eden, zengin, zengin olduğu ölçüde bencil ve duygusuz babaların  mağdur ettiği çocukların geçidine sahne oldu (oluyor) ekran. Bencil, sevgisiz, duygusuz, kazanmak için her şey mubahtır anlayışının savunucusu kötücül babalar; çektiği acıya daha fazla dayanamayarak intihar eden anneler; annesinin intiharına şahitlik etmiş, sevgisiz ortamda acı çekerek büyümüş, yaraları zaman içinde hasara ve kusura dönüşmüş evlatlar. Güneşin Kızları’ndan Haluk, Hatırla Gönül’den Tekin, Kara Sevda’dan Emir, Analar ve Anneler’den Ayhan; psikopat karakterler olarak dikkat çekti. İlginçtir ki kötü karakterlerinden güç alarak reyting rekorları kırması beklenen diziler yetersiz ilgi sebebiyle erken final yapmak durumunda kaldılar. Analar ve Anneler, Hatırla Gönül örneğinde olduğu gibi. Yeni dizilerden Çukur’da Vartalı ve Selim; Ufak Tefek Cinayetler’de Merve iktidar alanını dokunulmaz kılmak için etrafına kötülük saçıyor. Sevdikleri sevmedikleri herkes nasibini alıyor Merve’nin hırslarından.

Ekranda uzun süre varlığını devam ettiren Kara Sevda’nın Emir’i için “şiddete başvurmaması olumlu bir gelişme” yorumları yapıldı. Psikolojik şiddet uzmanı, fiziksel şiddeti cinayete teşebbüs dahil maşası Tufan ile gerçekleştiren Emir’i şiddetten uzak bir karakter olarak algılatan detay, takıntılı bir şekilde karşılıksız aşka tutulduğu Nihan’ı kumpas ve tehditle evlenmeye ikna ettikten sonra kendini seveceği güne kadar karısına dokunmaması idi. Karı koca arasındaki gerilimli ilişki üzerine inşa edilen hikayede, Emir şimdi Nihan’a zarar verecek beklentisi yaratılan sahneler fiziksel temastan daha gerilimli, gerilimli olduğu ölçüde de ilgi çekiciydi. Siyah İnci’nin Vural’ı Emir’den aldığı bayrağı benzer bir hikaye eşliğinde devam ettirmeye çalışıyor.

Kötülük hakkındaki mitler iki tipe ayrılır: Tiplerden biri kötüye dönüşme sürecindeki insanlardır. Diğeri ise çoktan kayıp, kurban durumuna düşen, radikal kötülük tarafından ele geçirilen insanlar. Örnek verdiğim dizilerdeki karakterler ikinci gruba dahil, babalarının kurbanı olarak karanlık tarafa geçen karakterler. En büyük özellikleri pişmanlık ve suçluluk duygusundan uzak olmaları, zira bu iki duygu pişmanlık ve suçluluk hissidir kişiyi kötülükten uzak tutan.

Kötülük bulaşıcıdır ve öğrenilebilen bir şeydir. Bulaşıcı olduğunun en büyük son yıllarda yayınlanan dizilerdeki karakterlerin kötücül olmasına sebep olarak babaların işaret edilmesi, tesadüfe bakın ki anneler intihar etmiş hem de çocuklarının gözlerinin önünde.

Kötü insanları en çok etkileyen şey güçtür. İnsanın kendi kendisine katlanabilmek için zorba bir kişilik geliştirmesinin nedeni daha güçlü olan bir başkasının iradesine boyun eğmek zorunda oluşudur. Kendi ihtiyaçlarını ve algılarını kimlik oluşumunun özü haline getirme olanağının mevcut olmayışıdır.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Başkasının ölümü 11 Ocak 2018 | 275 Okunma Geleceğe ne kadar hazırız? 07 Ocak 2018 | 110 Okunma Zihin körleşmesi 21 Aralık 2017 | 191 Okunma Diziler yerli mi? Tartışılır ama yersiz uzun! 17 Aralık 2017 | 185 Okunma Hikâye açığı 14 Aralık 2017 | 171 Okunma