Kişisel gelişimin kemale erebilmesi için önce utanma duygusundan itinayla arındırılır, sonrasında pişman olma hakkından feragat etmesi beklenir kişiden. Kendinizi sevin, kendinizle barışın, sizi siz yapan hatalarınızdır söylemi eşliğinde. Yaşadıklarımdan hiç pişman değilim, yine olsa yine aynı şeyleri yaşarım cümlesini her duyduğumda muhatabı adına üzülürüm. İnsan hata yapmaya meyillidir, insan günah işlemeye meyillidir. Farkında olarak ya da olmayarak günah işleriz. Günah işlemek değildir mesele, günah işlemekten daha korkuncu günahı günah olarak kabul etmemektir. Bizi hata yapmaktan günah işlemekten alıkoyan haya duygusudur. İnsan, Yaradan’dan utandığı için, çevresine ailesine mahcup olmamak adına kendini frenler. Diyelim ki günah işledi, tövbe edebilmesi için önce pişmanlık duyması gerekir. Pişmanlık, tövbeye açılan kapının kilididir.
Dönmek anlamına gelen tövbe; insanın kendine ve başkalarına zarar veren düşünce ve davranışlarının farkına varması, bir daha yapmamaya karar vermesi, iyi ve güzel olana yönelmesidir.
Aşk asla pişman olmamaktır cümlesi Love Story filminden yadigar kaldı. 80’li yıllarda, kanserin hayatımıza henüz bu kadar dahil olmadığı zamanlarda, zengin baba oğlunun fakir kızla evlenmesine karşı çıkıyor, kız kansere yenik düşüyordu. İkinci filmde Oliver’in yeni bir aşka yelken açmasını yadırgamıştım. Benim gibi yadırgayanlar çok olmalı ki Oliver’in hikayesi ilk film kadar ilgi çekmedi. Aşk asla pişman olmamaktır Love Story’den miras kaldı sanat dünyasına. İnsan bir insanı sevdiyse, o sevgi aracılığıyla daha iyi, daha cömert biri haline geldiyse neden pişman olsun ki zaten, şükretmeli.
Aşk asla pişman olmamaktır önermesi yerli dizilerde de fazlasıyla kullanılıyor. Mafya hikayesi olarak yazılan, Hızır Çakırbeyli’nin mafya hesaplaşmasının tam göbeğinde yer alan kadın karakterlerin mafya babalarından farksız yazıldığı Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’da, hiç kimse hiç bir şeyden pişman değil! Nazlı evli bir adamın çocuğuna hamile olduğu için pişman değil. Hızır karısına ihanet ettiği için pişman değil. Meryem, Nazlı’yı öldürmeye çalıştığı için pişman değil. Katil içgüdüsüyle fırsatını bulduğunda birilerini azmettiriyor olmadı kızın boğazına sarılıyor, aşk için ölürüm de öldürürüm de deyip arabayı duvara çarpıyor.
Mafya kısmında namus adı altında her bölüm birkaç kişi katlediliyor. Devletin işlere müdahil olmasından sonra ölüm masasında sürekli kan dökülüyor. Ben cinayet işlemedim, aileme söz söyleyenlere ağzının payını verdim, haremime göz dikenlere hak ettiği cezayı verdim, dizinin hakim söylemi olarak zihinlere kazınıyor. Aile, namus, harem söz konusu olduğunda cinayet işlemek normal! Hızır ve ailesi de bu sebepten işledikleri için cinayetleri pişman olmalarını gerektirecek, ceza almalarını gerektirecek bir durum söz konusu değil!
Dizi dünyasının en sıkıcı çiftleri namus teması eşliğinde pişman olmaktan uzak aşklarını yaşamaya devam ediyorlar. Taraflardan biri evli olsa dahi aşk mevzu bahisse yaşananlar yanlış değil senaryoların iddiasına göre. Onlar namuslu, toplum ahlakçı!