Dizi evreninde çerçeve hikayeyi klişelerden inşa eden senaryolarda, her türlü gelişim klişe denizinde yaşandığı gibi hatalar da hızla klişeleşmeye devam ediyor. Özellikle doktor, polis, savcı mesleğini icra eden karakterlerin yer aldığı senaryolarda, defalarca bu bir hatadır, hatalar yanlış algılamalara sebep verebilir ikazları yapılmasına rağmen.
Dizilerde bir iki bölüm yoğun bakımda yatıp, hiçbir şey olmamış gibi hayatına bıraktığı yerden devam eden, altı ay bir yıl sonra bitkisel hayattan çıkan karakter sayısında enflasyon yaşanıyor son yıllarda. Kaza geçirip yoğun bakımda yatmak, felçli bir şekilde hayata dönmek ama birkaç hafta içinde eskisinden daha sağlıklı hale gelmek yerli dizilere has bir klişe demeti.
Karakterin hikayedeki yerine, ondan vazgeçemeyecek büyük aşkla seven bir karakter olmasına bağlı olarak, yoğun bakım ünitesi önünde doktora şiddetli çıkışlarda bulunulur. Son örneğine Anne’de Zeynep ve Sinan’ın kaza geçirmesinden sonra şahit olduk. İnanılmaz hatalara imza atan Komiser Sinan kazayı kırıkla atlatmıştır ama Zeynep’in durumu kritiktir. Ameliyat sona ermiş, belli bir süre geçmiş ama Zeynep uyanmamaktadır. Durumu yakınlarına haber veren doktor, Sinan’ın hışmına uğradı. Sinan doktorun üzerine yürüdü, ne demek beklemek derhal Zeynep’i uyandırmak hayat döndürmek için bir şeyler yapın diye bağırdı. Bu çıkıştan sonra Zeynep uyandı. Tekrarlanan bu tarz sahnelerin seyirci locasında hastalarımızla ilgilenilmesi için doktorlara çıkışmak gerekiyor düşüncesini beslemiş olabileceğini kimse inkar edemez.
Yoğun bakım ünitesi vazgeçilmez bir set haline geldi ama hijyen şartlarını yerine getiren bir dizi dahi yok! Malum yoğun bakımda yatan hastalar enfeksiyona açık olduklarından hijyen şartlarına azami ölçüde riayet edilir. Yoğun bakımdaki hasta ziyaret edilirken eller dezenfekte edilir, önlük, maske, bone gibi koruyucu ekipmanlar kullanılır, yatağa oturulmaz, hasta öpülmez. Önlük ve maske kostüm değildir hijyenin olmazsa olmaz şartıdır. Ama ismi önemli değil bütün dizilerde hasta yakını yoğun bakıma girmek için hazırlanır ama içeri girdiği an maskesini indirdiği gibi yatağın kenarını oturur, hastaya temas eder ve öper.
Diyabet hastası karakter olduğunda da hata yapılmaya devam ediyor dizilerde. Geçtiğimiz günlerde haberlerde doğuştan diyabet hastası çocukların çığlıkları yer aldı. Günde sekiz defa parmağını delerek kanını ölçen ve çıkan sonuca göre insülin iğnesi yapan çocuklar SSK’dan kansız ölçüm yapan cihazı talep ediyorlardı. Dizilerde ise hikayeye dahil edilen çocuk karakterler duygu sömürüsü yapmak adına diyabetiktir. Hastalıkla ilgili bilgilendirici hiçbir bilgi diyalog yer almadığı gibi yapılanlar tamamen yanlıştır genellikle. Çocuk bayılır, şekeri ölçülmeden ezbere insülin iğnesi yapılır. Oysaki çocuğun şekerinin düşmüş olma ihtimali daha güçlüdür!
Karakterlerinden birden fazlası polis olan İçerde’den bir örnek. İnternete düşen bir görüntü neticesi Celal Doğan’ın azmettirici suçu sabit görülür ve göz altına alınır. Senaryo tutuklamaktan bahsetse de göz altına alınır ifadesini özellikle belirttim. Çünkü suç ne olursa olsun polis gözaltına alır, nezarete atar. 24 saatlik süre içerisinde savcı ifadesini alır, nöbetçi mahkemeye çıkartılır ve mahkeme nasıl yargılanacağına karar verir. Yusuf Müdür, Celal’i sorguladıktan sonra ekliyor, tutuklu yargılanacaksın. Celal tutuklanıp cezaevine gönderiliyor, bir görüntü daha çıkıyor serbest bırakılıyor. Yapım; savcı hakim, mahkeme masrafına girmeyi gereksiz buluyor. Celal’in tuzağına düşüp TIR'lara uyuşturucu baskını yapıldığında gazetelere tam sayfa ilan vermedikleri kalmıştı, tam tekmil gerçek bir polis baskınında ne yapılıyorsa aynen yaptık diye. Ama Yusuf müdürün utanması Celal’in zafer çığlıkları ile sona ermişti sahne. Gerçekmiş gibi yapmak yerine gerçekçi olabilseler keşke!