Sema Karabıyık Yeni Şafak Gazetesi

Yeni nesil dolandırıcılık

Yeni bir dizi yayına başlayacağı zaman ne yapar eder çerçeve öyküyü ve karakter tanımlamalarını okumaya çalışırım. Misal karakteri yakışıklı, zengin, gururlu gibi klişe...

12 Ekim 2017 | 239 okunma

Yeni bir dizi yayına başlayacağı zaman ne yapar eder çerçeve öyküyü ve karakter tanımlamalarını okumaya çalışırım. Misal karakteri yakışıklı, zengin, gururlu gibi klişe sıfatlarla tanımlayan dizilerden umudum yoktur. Son zamanlarda en iyi karakter tanıtımına Klavye Delikanlıları’nda rastladım. Hikayenin yapı taşlarından biri olan baskın karakter Halo dayı için yazılan “Halo dayının hikayesinin finali bir kitapçıda hayranlarına kendi yazdığı kitapları imzalarken sona erecektir” cümlesi, diziyi ilgi alanıma dahil etti. Sadece Halo dayı değil, diğer karakterler üzerinde de ince ince çalışılmış, karakterlerin bugününü anlamak için geçmişlerini bilmek gerektiği ilkesinden hareketle geçmişlerine, hikayenin alacağı yolu anlatmak için  geleceklerine dair bilgiler vermekten kaçınılmamıştı. 

Hızlandırılmış bir kurguyla hikayeyi dolandırıcılık çetesine sabitlemelerinden dolayı, kağıt üstünde çok şık ve başarılı duran Klavye Delikanlıları’nın seyrinden beklediğim hazzı alamadım ne yazık ki! Klavye Delikanlıları her bölüme serpiştirilmiş birden fazla dolandırıcılık hikayesiyle halkı dolandırıcılık yöntemlerine karşı bilinçlendirecek mi yoksa dolandırıcıların ekmeğine yağ sürüp zihin açma görevini mi üstlenecek? İkincisinin olma ihtimali çok daha yüksek. Görsel yazılı medyaya yansıyan bunca sahte altın dolar, terör örgütü hesabınızı ele geçirmiş yalanından sonra kimsenin tuzağa düşmemesi gerekirdi. Ama güncellenmiş dolandırıcılık hikayeleri canları yakmaya, insanları mağdur etmeye devam ediyor.

*

Filmleri aratmayan dolandırıcılık olaylarına neredeyse her gün medya aracılığıyla şahit oluyoruz. Dolandırıcılar gündemi ve teknolojiyi yakından takip ediyor. Hukuki bir karar mı verildi, mesela bankaların aldığı hesap işletim ücretlerini geri almanız mümkün şeklinde, hemen bir dolandırıcılık ekibi telefonlara sarılıyor. İşin ucunda üçkağıt olduğunu sezip telefonu bir an önce kapatma girişiminiz, sinirlerin gerilmesine hakarete varan sözlerin sarf edilmesine, aptal/koyun olmakla, hakkınızı aramamakla suçlanmanıza sebebiyet verebiliyor. O kadar rahatlar ki, tanınmayacak, yakayı ele vermeyecek olmanın verdiği güven ve cesaretle, ısrarla TC kimlik numarası ve kredi kartı bilgilerini istemeye devam ediyorlar. Telefonu kapattıktan sonra acaba mı sorusunu sorarken buluyorsunuz kendinizi. Evdeki altınların sahte olduğu söylenen vatandaşlardan bazısı oltaya gelmeyip telefon görüşmesini kaydetmeyi akıl edebildi. Ki genelde arka fondan gelen telsiz, amirim savcım hitapları hipnoz etkisi yaptığından, onlarca vatandaş altınları paraları alıp söylenen yere bıraktı. Sahte olduğu söylenen altınlardan kurtulmak, terör örgütünün vereceği zarardan kurtulmak adına. Medyatik bir isim olduğu için en çok ses getireni Canan Karatay’ın telefonda söylenenleri aynen yapması ve parayı söylenen yere bırakması oldu. Canan Karatay’dan sonra emniyet müdürü, emekli savcı, profesörler de medyada defalarca kez deşifre olmasına rağmen telefon tuzağına düşmekten kurtulamadı.

Polisin arsa ve gayri menkul kayıtlarınızı e-devlet üzerinden kontrol edin uyarısında bulunmasına sebep dolandırıcılık hadisesi ise organize bir çetenin çalışma yöntemini deşifre etmesi açısından önemli. İstanbul’da yaşayan bir iş kadınının, AVM’nin yanında bulunan, 10 milyon TL değerindeki 80 dönümlük arsasının haberi olmadan sahte evraklarla satıldığı şikayetinde bulunmasından sonra, gerçek, polisin 600 saatlik görüntüyü izlemesiyle su yüzüne çıktı. 

Çete, AVM’nin yanında yıllardır boş duran arsanın İstanbullu bir iş kadınına ait olduğunu öğrenir. Tapu müdürlüğünde görevli bir kişi ile bağlantıya geçerek arsanın orijinal tapu belgesini elde eder. Tapu üzerindeki fotoğraftan arsa sahibi iş kadınına benzeyen bir kadın ile irtibata geçilir. Dublör kadının fotoğrafı tapu belgesinin üzerine yapıştırılır ve sahte bir kimlik düzenlenir. Dublör kadın, kızı ve erkek kardeşi ile Ankara’ya gelir. Fakat bir problem vardır, dublör kadının okuma yazması yoktur. Dublör kadın ve yakınları kiralık bir eve yerleştirilir. Bir ay boyunca dublör kadına, arsa sahibi kadının adını soyadını yazma ve imzasını taklit etmesi öğretilir. Şüphe çekmemek için lüks arabalar kiralanır, pahalı kıyafetler alınır. Uzun süren hazırlığın ardından 10 milyonluk arsa dokuz ortağa 5,5 milyon TL’ye satılır.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Başkasının ölümü 11 Ocak 2018 | 275 Okunma Geleceğe ne kadar hazırız? 07 Ocak 2018 | 110 Okunma Zihin körleşmesi 21 Aralık 2017 | 191 Okunma Diziler yerli mi? Tartışılır ama yersiz uzun! 17 Aralık 2017 | 185 Okunma Hikâye açığı 14 Aralık 2017 | 171 Okunma