Sema Karabıyık Yeni Şafak Gazetesi

Zihin körleşmesi

Haber bültenleri reyting ölçümünden çıkarılsın mı çıkarılmasın mı tartışması yaşanıyor. Haber bültenleri reyting ölçümü dışında kalmalı...

21 Aralık 2017 | 191 okunma

Haber bültenleri reyting ölçümünden çıkarılsın mı çıkarılmasın mı tartışması yaşanıyor. Haber bültenleri reyting ölçümü dışında kalmalı düşüncesini savunanlar, haber bülteni içeriklerinin şiddet sarmalında hazırlanmasından rahatsız. Reyting listesi dışında kalınca, hangi kanal daha çok izlenmiş, hangi haber daha çok seyirci çekmiş tespit edilemeyeceğinden, haber bültenlerine kalite geleceğine inanıyorlar.  Reyting ölçümüne dahil olmalı, hatta iyi reyting alarak listenin üst sıralarında yer almalı düşüncesini savunanlar ise, reyting listesinin dışında kalan haber bültenlerinin yayın akışında da yer bulamayacağını iddia ediyorlar. Gerekçeleri basit, Televizyon bir ticarethane, reytingin ölçülmemesini bahane eden patronlar haber bültenlerini tamamen kaldırabilir. Muhabirlerden başlayarak bunca insan işsiz kalabilir. Haksız değiller. Reyting listesinin dışında kalan haber bültenlerinin yerine dizi tekrarı yayınlamayı, günlük dizi çekmeyi tercih edebilirler. Hatta bir adım ileri giderek, mobese kameralarından toparlanan görüntüleri, ihbar hatlarına gelen video görüntülerini acıklı bir müzik eşliğinde kurgulayarak, 'haberin hikayesi' olarak sunabilirler. İzdivaç formatlarının engellenmesinden sonra gündüz ekranının geldiği hal gibi, bugünkü ana haber bültenlerini mumla arar hale gelebiliriz.

Reyting ölçümünün dışında kaldığında haber içeriklerinin değişeceğini, kalite geleceğini düşünmek iyimser bir yaklaşım. Haber bültenleri reyting ölçümünden çıkarılsın önerisi yerine haberlerin içerikleri ‘mümkün olduğunca’ şiddetten arındırılsın önerisi daha makul. Aynı haberler özellikle cinayet, katliam, kaza gibi şiddet içeren haberler, bir hafta boyunca yeni habermiş gibi verilmesin. Biliyoruz ki televizyon yöneticileri biraraya gelip prensipte anlaşabiliyorlar istedikleri zaman. 

Haberler, diziler, realiti şovlar birbirini besler ve destekler durumda. Bir diziyi eleştirdiğinizde hemen itiraz geliyor, üçüncü sayfa haberlerinden haberdar değilsiniz galiba! Gündüz ekranında yaşananlar bizim yazdığımız senaryolardan daha uçlarda. Anlatmaya çalıştığım tam da bu zaten. Dizi, realiti şov, haber fark etmeksizin, hep uçlarda olaylar, vakalar nazara verildiğinde, herkes böyle yaşıyor/yapıyor/düşünüyor genellemesi güçlendiriliyor.

Türk dizilerinde Türkiye’nin hikayesi mi anlatılıyor gerçekten!

Dizi ihracatı ile ilgili yapılan haberlerde, ne zaman, “anlatılan bizim hikayemiz, Türkiye’nin hikayesi” ifadesini okusam ekrandaki diziler hızlıca resmî geçit yapar zihnimden. Tarihi ve asker temalı dizileri tenzih ederek söylüyorum, ekrandaki diziler bizim hikayemiz değil, her iki anlamda da.

Ağırlıklı olarak Güney Kore dizilerinden uyarlama senaryolara bizim hikayemizi anlatıyor muamelesi yapmak kendimize haksızlık olur. Aile soslu mafya dizileri, aşk soslu entrika dizileri mi bizim hikayemiz!

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Başkasının ölümü 11 Ocak 2018 | 275 Okunma Geleceğe ne kadar hazırız? 07 Ocak 2018 | 110 Okunma Zihin körleşmesi 21 Aralık 2017 | 191 Okunma Diziler yerli mi? Tartışılır ama yersiz uzun! 17 Aralık 2017 | 185 Okunma Hikâye açığı 14 Aralık 2017 | 171 Okunma