“Bilim” ve “teknoloji” sözcükleri günümüzde adeta “yapışık Siyam
ikizleri” gibi hep birlikte kullanılmaktadır. Bilim, gerçekliğe
ilişkin genel ve sistemli bilgilerimizden oluşur. Teknoloji,
bilimsel bilginin üretimde kullanılır hale getirilmesinin araç ve
yöntemlerini oluşturur. Bu iki yakın ama farklı toplumsal etkinlik
arasındaki ilişki, kapitalizm altında bütünüyle piyasa güçlerinin
yönlendirmesine terkedilmiştir.
BİLİMİN ÖZELLEŞTİRİLMESİ
Neoliberalizmin “özelleştirme” furyasından bilim de nasibini
almıştır. Bilimsel bilgi, bir kamu değeri olmaktan çıkarılarak,
“alışveriş”in konusu haline getirilmiştir. Kapitalist piyasalarda
“hemen alıcısı olmayan” mal ve hizmetler üretilmez. Günümüzün
“makbul bilgisi” de, kısa erimde “kârı arttıran” ya da “askeri ya
da siyasal gücü pekiştirmeye” yarayan bilgiye indirgenmiştir.
İnsanlığa olan getirisi hemen ortaya çıkmayan bilgiler, kamu da
dahil hiç kimse bunların “depolama masraflarını” karşılamaya
istekli olmadığı için, gözden düşmüştür. Bunun sonucunda bilim öncü
konumunu yitirerek “sipariş üstüne üretim yapan” artçı bir konuma
sürüklenmiştir. Bütün bilim dallarında bilgi üretimi
tekilleşmiştir.
Bugün yaşamakta olduğumuz “teknolojik atılım”ın dayandığı bilimsel
temel esas olarak 1960’lar öncesine dayanmaktadır. Bilimsel
araştırıcı, dergi ve makale sayılarında hızlı bir artış olmasına
karşın, 1960’lardan bu yana hiçbir bilim dalında çığır açıcı yeni
atılımlar gerçekleşmemiştir. Yeni ufuklar açan bilimsel hamleler,
yeni nedensellik ilişkilerinin ke...