Bilimde doğru, seçimle belirlenmez. Bilimde doğrunun ölçütü,
nesnel gerçeklikle sınamadır. Doğa bilimlerindeki bütün büyük
atılımlar, çoğunluğun onayından değil, pratiğin sınamasından
geçtikleri için, bugün insanlığın birikimi içinde sahip oldukları
yere kavuşmuşlardır. Günümüzde de doğa yasalarının ezici
çoğunluğunun yapılacak bir halk oylamasından “yenik” çıkacağına pek
kuşku yoktur. ÇÖZÜM, İŞİ ‘ERBABINA’ BIRAKMAK
MI?
Seçim ile doğa bilimleri arasındaki bu ilişki, toplumbilim
açısından da söz konusudur. Hatta insan-insan ilişkisinin
insan-doğa ilişkisine göre daha karmaşık olmasından ötürü, bu
durumun toplumbilim için daha da geçerli olduğu söylenebilir.
Mevcut toplumsal yapı içinde ileri teknolojilerin ve bunların
dayandığı bilimsel bilgilerin geliştirilmesi, bilim insanları
eliyle gerçekleştirilmektedir. O zaman toplumsal alanda da benzer
bir yol izleyip, toplumsal gelişmeyi de teknolojik gelişme gibi
“işin erbabına” mı bırakmamız gerekir?
Ülkemizde son zamanlarda ve özellikle seçim dönemlerinde “halkın
cehaleti”nden yakınıp, “işin erbabı”nı “halkın karşıtı” olarak öne
çıkarma eğilimi yaygınlaşmıştır. Bu eğilim, yeni değildir. Ama
Sokrates’in “bilge”lerine, Auguste Comte’un da “teknokrat”larına
yüklediği işlev, halkı aydınlatmak değil, “işin erbabı olarak halkı
gütmek”tir. Ancak doğa bilimleri ile toplumbilim arasında önemli
bir fark vardır ve halka karşı doğru tutumun sırrı bu farkta
yatmaktadır. ARADAKİ FARK
Teknoloji, doğa bilimlerinin bulguları temelinde doğanın güçlerini
üretimde kullanılır hale getirmeyi hedefl...