Örgün eğitimde öğrenmenin bedeli, harcanan emek-zamandır. Bedel
içeren her etkinliğe bir getiri-götürü hesabı eşlik eder. Edinilen
bilgi ya da becerinin getirisi, hayatta sağlayacağı yarardır.
Eğitimin başarısı, bu yararın bir güdülenme etkeni olarak ne kadar
ustaca kullanıldığına bağlıdır. Bu ustalıkta insanlığın ulaşmış
olduğu zirve, hâlâ “Köy Enstitüleri”ne aittir. Çünkü bu imece
kurumları, öğrencilerin eğitimin yararını kendi deneyimleri içinde
ve eğitim sırasında mümkün olan en üst düzeyde içselleştirmelerini
sağlamıştır. Köy Enstitüleri, hayatı eğitimin içine taşımıştır.
Eğitim hayatın içine taşımak
Kitleler de, kendi deneyimleri içinde öğrenirler. Devrimci bir
partinin görevi, eğitimi hayatın içine taşımaktır. Devrimci
program, kitlelerin kendiliğinden taleplerinden türetilmez.
Program, hedefler ve öngörüler, bilim ve felsefenin bireşimi
temelinde oluşturulur. Sorun, kitlelerin talepleriyle program
hedeflerini birleştirerek toplumsal bir güç yaratmaktır. Böyle bir
hizalama, tek başına iradeyle sağlanamaz. Aynı zamanda nesnel
koşulların bu hizalamayı olanaklı kılacak biçimde olgunlaşmasını
gerektirir.
Güç toplama dönemlerinde iradenin rolü, programın kitlelere
malolması için toplumsal deneyimlerin yaşanmasını sağlamak ve
yaşanan deneyimlerden bu doğrultuda yararlanmaktır. Mevcut
eğilimleri ve bunların geçirdiği dönüşümü yakından tanımak, bu
süreçte başarı sağlamanın önkoşuludur. “Kitlelerin öğretmeni”
olmadan “kitlelerin öğrencisi” olmak, bu nedenle gereklidir.
Sınıfta kalarak öğrenmenin bedeli
Örgün eğitimle, kitlelerin eğitimi arasında &ccedi...