Semih Koray Aydınlık Gazetesi

Tarihsel bakış açısının önemi

Toplumsal gelişmenin dönüm noktalarında tarihsel bakış açısı yaşamsal bir önem kazanır. Dönüm noktaları, alt üst oluş dönemlerine karşılık gelir. Alt üst oluş, toplumsal...

20 Haziran 2017 | 98 okunma

Toplumsal gelişmenin dönüm noktalarında tarihsel bakış açısı yaşamsal bir önem kazanır. Dönüm noktaları, alt üst oluş dönemlerine karşılık gelir. Alt üst oluş, toplumsal güçler arasında kurulmuş geçici dengelerin artık sürdürülemez hale gelmesidir. Bu durum, toplumsal zihinde bir karmaşa yaratır. Bu zihinsel bulanıklığı gidermenin yolu, tarihsel bakış açısını günün koşullarıyla birleştirerek maddi bir toplumsal güç haline getirmekten geçer. Bugün ülkemizde yaşanmakta olan zihinsel karmaşanın temelinde yatan etkenlerden biri de Doğu-Batı ikilemidir. Teori dergisinin Asya Çağı’nı konu edinen Haziran sayısının önemi, bu ikileme tarihin tanıklığında ışık tutmasından kaynaklanmaktadır.

ASYA ÇAĞI'NIN YÜZ YILLIK GEÇMİŞİ

Derginin bu ayki sayısında, Doğu Perinçek 2003 yılında İşçi Partisi’nin 6. Genel Kongresi’nde yaptığı konuşmada Türkiye’yi “Asya kapılarını ABD’ye kapatan kilit” olarak betimlerken, Sun Yat-sen, 1924 yılında verdiği bir söylevde Türkiye’yi “Asya’nın Batı’daki barikatı” olarak nitelemektedir. Nehru, 1947’de Delhi’de toplanan Asya İlişkileri Konferansı’nda Atatürk’ü “yeniden kendine gelen” büyük mimarlarından biri olarak selamlamaktadır. Lenin, daha 1913 yılında demokratik devrimin Türkiye’yi de kapsamasını Asya’nın uyanışının göstergelerinden biri olarak saymaktadır.

yüzyılın bütününü kapsayarak yüzyılımıza kadar uzanan bu söylem benzerliğinin yansıttığı gerçeklik nedir? Bu gerçeklik, dünyamızın hâlâ “Emperyalizm ve Milli Devrimler Çağı”nı yaşamakta olduğudur. Her şeyin değişime konu olduğuna kuşku yoktur. Ama bu geçen yüz yıl içinde, insanlığın geleceği açısından belirleyici olan değişim, Doğu’da gerçekleşmiştir. Toplumsal açıdan köklü bir değişimin gerçekleşmediği cephe, “Şark Cephesi” değil, “Garp Cephesi”dir. Aslında Asya, artık emperyalizme göre konuşlandırılan bir “Şark Cephesi” olmaktan çıkmıştır. İnsanlığın sözlüğünde “Şark Sorunu”nun yerini “Garp Sorunu” almıştır. Çünkü artık, insanlık açısından geleceğin doğmakta olduğu yer “Doğu”, batmakta olduğu yer de “Batı” haline gelmiştir.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Milli demokratik devlet ve kalkınma (1) 16 Nisan 2022 | 90 Okunma Üniversite yönetimi sorunu 09 Mart 2021 | 30 Okunma Moskova’nın Ortadoğu ve Kuzey Afrika Planı-2 08 Ekim 2019 | 201 Okunma Moskova’nın Ortadoğu ve Kuzey Afrika Planı-1 01 Ekim 2019 | 429 Okunma Bilinç ve sahte bilinç 17 Eylül 2019 | 70 Okunma