Seçimlere ilişkin tutum, sistem partileriyle sistem dışı
partileri ayrıştırır. Seçim dönemlerinde sistem içi partiler
açısından “söz konusu olan seçilmekse, onun dışındaki her şeyin
teferruat olduğu” ilkesi ön plana çıkar. Sistem partileri, kendi
konuşlanmalarını “oy borsası”nın yönlendirmelerine göre belirler.
Seçimler, halkın tercihlerini ülkenin sorunlarını çözecek bir
program doğrultusunda yeniden şekillendirmenin değil, partiyi
kitlenin kendiliğinden yönelimine göre oyunu en çoklaştıracak bir
konuma sürüklemenin aracı haline gelir. Program, uygun yere
konuşlanmayı kısıtladığı ölçüde yol gösterici olmaktan çıkıp, bir
“ayak bağı”na dönüşür. OY BORSASININ YOL AÇTIĞI
SONUÇLAR
PKK-HDP bölücülüğünün etkisi altındaki yurttaşların oylarını onları
bu etkiden kurtarıp özgürleştirerek kazanmak, bugün ülkemizin en
yaşamsal gereksinimleri arasındadır. Öte yandan bu oylara PKK-HDP
aracılığıyla talip olmak, PKK-HDP güdümündeki bölücülüğü
güçlendirmekten başka bir işe yaramaz. Ülkemizin sıcak paraya olan
bağımlılığının ortadan kaldırılarak üretim ekonomisinin zorunlu
kıldığı yapısal dönüşümlerin planlanıp uygulamaya konması, yine
günün en yakıcı gereksinimleri arasındadır. Ama seçime yönelik ve
sonuç getirmeyen geçici önlemlerle milleti oyalamaya çalışmak,
ülkemizi borç batağında boğulmaktan kurtaramaz.
Emperyalist sistem, saldırılarını ülkemizin yumuşak karnı olarak
belirlediği bölücülük ve ekonominin dış borca bağımlılığı üstünden
düzenlemeye devam etmektedir. Türkiye’nin karşı karşıya bul...