Dün de bugün de devletlerin gündelik ve ekonomik hayata müdahaleleri çoğu kez iyi niyetli görünse bile eğer hayatın doğal akışına ters ise çok ciddi problemlere sebep olabiliyor. Halbuki devletin adaleti, güvenliği, hukuki eşitliği sağlamak ve piyasanın işleyişini korumak en temel görevi.
Ak Parti ve Erdoğan Türkiye ekonomisini enflasyonist ortam bakımından iktidarı devraldığı 2000 koşullarından bile daha geri bir noktaya getirmiş durumda. Sınıfsal olarak bakıldığında Türkiye nerede ise ortadan ikiye bölündü.
Asgari ücrete talim edenler ile hemen onların birazcık üstünde olan memurin tabakası ve para içinde yüzenler olarak ülke ikiye ayrılmış durumda. Orta sınıf ise neredeyse yok olmuş durumda.
2010 sonrası süreçte ev sahibi olmak da araba sahibi olmak da çok önemli bir mevzu olmaktan çıkmıştı çünkü Türkiye enflasyonist ortamdan kurtulmuş ve görece zenginleşmişti. Ev kiraları ile gelirler arasında da makul bir denge kendiliğinden kurulmuştu. Ak Partinin belki de en başarılı olduğu alan olan konut üretimi ve bu başarı alt gelir grubuna bile derin bir nefes aldırmıştı.
2004 yılında Trakya’ya ilk geldiğimde ev kiram ile maaşım arasında 2/3’lük bir oran...