Uzun Ak Parti iktidarı bazı çevrelerde tuhaf bir ruh hali yaratmış durumda. Ak Parti’nin alternatifsiz olduğu düşüncesine sahip olan çevrelerden -sıradan insanımızdan entelektüellerimize kadar geniş bir alana yayılıyor- “ama alternatifleri de …” diye başlayan birçok analizler duyarken, bir de muhalif olmalarına rağmen “bu muhalefetten bir şey olmaz”cılar var. Bunları dinlerken şu zehaba kapılmamak elde değil, sanki koskoca Türkiye Cumhuriyeti devletinin tarihi sadece son 20 yıldan ibaret. Geriye kalan 100 yıl hiç yaşanmamış, liderler, partiler vs. hiç gelip gitmemiş gibi. Bunların dışında sosyal medyada zaman zaman gündem olan “Ak Parti öncesi … yoktu!” şeklindeki bazı paylaşımlardaki ironiyi anlamayacak kadar gerçeklerden de kopuk bir kitle var.
20 yılda Türkiye dönüştü ve değişti. Ne Ak Parti eski Ak Parti ne de toplum eskisi gibi, yeni nesiller pek çok açıdan bizlere benzemiyor ve partiyi iktidara taşıyan dinamikler de artık bugün yok. Bu nedenle 28 Şubat ve başörtüsü siyaseti eskisi gibi toplumda bir karşılık bulmuyor. Vesayetçi ve statükocu odaklara atıflar da kimsenin umurunda değil. Bunun en önemli sebebi Ak Parti’nin bir çevre partisi olmaktan çıkıp merkez parti...