Akılsız başın cezasını ayaklar çeker misali bizde de yılların yanlış politikalarının cezasını binlerce öğretmen aday adayı ve mezunlar çekiyor. Mahalleye bakkal dükkanı açar gibi her tarafa Fen-Edebiyat ve Eğitim fakülteleri açıp kontenjanlar şişirilince sonucun da zaten başka türlü olması beklenemezdi. Tabii ki bu durumdan sadece hükümetler suçlu değil; bile bile lades diyen aileler, gençler ve uyarmayıp kenarda bekleyen hepimiz suçluyuz. Gençleri uyarıyorum, lütfen tercih yaparken iyi düşünün. Sonra hayal kırıklığına uğrayan siz olabilirsiniz… *** 1998’den beri Türkiye’de norm kadro uygulaması var ve MEB norm güncellemeleri ile hangi branşta ne kadar öğretmen ihtiyacı olduğunu biliyor. Tabii ki bu normlara ders dağılımlarına yapacağınız küçük dokunuşlarla yön verebilme gücünüz de var. Basit bir örnek verirsek; Ortaokul ya da liselerde 4 yılda 2 saat olan A dersini 4 saate çıkardığınızda otomatikman o branştaki öğretmen ihtiyacınız da bir anda artmış oluyor. Tersinden de 3 saat olan bir dersi 2 saate indirdiğinizde de öğretmen fazlalığı oluşuyor. MEB eski bakanlarımızdan Ömer Dinçer ülkemizin öğretmen ihtiyacının sanıldığı gibi çok fazla olmadığı gerçeğini dürüstçe ama empati yoksunu ve rahatsız edici bir dille ifade etmiş ve gençleri başka alanlarda arayışa çağırmış ama üslup gerçeğin üstünü örtmüştü. *** Nüfus artış hızı yavaşladığı için gelecekte, hala göç almaya devam eden bazı bölgeler hariç okullarımızın büyük bir kısmı boşalacak.