Türkiye’de pek çok konuda olduğu gibi eğitim hakkında da sağduyulu konuşmak neredeyse imkansız. Eğitimi daha doğrusu okulları gözümüzde öyle büyütüyoruz ki sanırsınız her kapıyı açan bir anahtar. Öncelikle eğitimden ne beklediğimizi ve gerçekte bize neler verebileceğini bilmemiz gerekiyor. Halbuki örgün ya da yaygın eğitimin temel amacı oldukça pragmatik; ya daha iyi bir yaşam için fırsat kapılarını açmak ya da kişisel gelişimi tamamlamak. Bizim temel sorunumuz ise mevcut sistemde -geleceğimiz olan- çocuklarımıza bir şeyler verip veremediğimiz. *** Bugün sayısal veriler açıkça gösteriyor ki, eğitim seviyesinin yükselmesi yaşam standartlarının yükselmesi anlamına gelmiyor; tam tersi sistem içinde geçen süre arttıkça daha iyi bir yaşam elde etme şansı giderek azalıyor. Çünkü pek çoğumuzun aldığı eğitimin piyasada ya bir karşılığı yok ya da çok yetersiz. En verimli çağları boşa harcayınca da iyi bir hayat kazandıracak bir meslek edinme şansı da azalıyor. Medeni cesaretin kaybolması da cabası. Özal döneminin “herkesi üniversiteye yollama” yanlışını sonraki hükümetler ve AK Parti abartınca da ortaya vahim bir tablo çıktı.