Yeni bir eğitim-öğretim yılı bu kez de müfredat tartışmalarının gölgesinde başlıyor. Her zaman olduğu gibi herkes kendi dünya görüşü ve zaviyesinden durumu değerlendirirken tartışmalar daha çok Atatürkçülük, laiklik ve din üzerinden yürüyor. MEB, yeni müfredatın çağın gereklerini karşılamak için hazırlandığını söylerken özellikle PISA vb. ölçme sistemlerinin beklentilerini karşılamayı hedeflediğini belirtiyor. Hedefler oldukça iddialı. Peki, gerçekleşir mi? Söylendiği kadar kolay değil… *** İki yüzyıldır sürekli aynı dehlizlerde kayboluyoruz. İşe rantiye kafasıyla bakınca da on sekiz değil seksen kişi de kontrol etse bir kutup ayısı bir ders kitabının sayfaları arasına sızıp o malum hareketi hepimize yapabiliyor. Çünkü zihniyet aynı… Sofrasında kırmızı etin en iyi yeri eksik olmayan bazı lümpenlerimizin her kurban bayramı hayvan sever kesilmeleri gibi bir durum… Tabii ki adama “ot ye!” diyemiyorsun! Eğitim işinin mutfağında olmaktan çok işin teorik kısmıyla uğraşan akademisyenlerimiz de çoğunlukla -dünyadan aşırma bilgilerle- uçmaya devam ediyorlar. Söylediklerinin pratikte uygulanıp uygulanamayacağını kimse sorun etmiyor. Sonra da hep birlikte sandviç oluyoruz.