Eğitimle ilgili ne zaman yazsam, bir kesim –sağcı solcu fark etmiyor- hemen devletin herkese eşit eğitim-öğretim imkânı sunması gerektiği itirazı ile “Ne yani öğrencilerin gerisini harcayalım mı?” diyor. Bırakın eğitimi, hayatın hemen hiçbir alanında eşit imkanlar sunamazken biz eğitimde eşitlik sevdasına düşmüş durumdayız. Üstelik de bu zorunlu eğitim uygulamasının Fransız İhtilali sonrası üretilen ulus devlet projesinin bir dayatması olduğunu, Sanayi Devrimi ile fabrikalarda çalışacak işçi sınıfını üniform bir hale sokmak için yaygınlaştırıldığını bilmiyoruz. *** Araya bir not: Sayın Ziya Selçuk da geçenlerde öğretmenler için önlük tasarımları ile karşımıza çıktı. Eğitimde reforma çok güzel bir yerden başladık desem doğru olur herhalde. Özgürlüğün fazlasının zarar olduğuna inanılan bu topraklarda insanlarımızı üniform hale getirmekte bir sakınca yok zaten. Kendimiz hariç herkesin bu çerçeveye girmesinde bir sakınca yok zaten. Geçenlerde, kızıma okuduğum İngilizce bir diyalogda bize ters bir bölüm vardı. Gece yarısı Londra’da misafir oldukları eve dönen Ahmet Bey sokaklarda kimse olmamasına rağmen kırmızı ışıkta duran taksi şoförüne neden durduğunu sorar, şoför de: “Biliyorum efendim fakat kırmızı ışık görünce durmak mecburiyetindeyim. Kural-kanun budur.