Sosyal medyanın kullanıcıları üzerindeki olumlu etkisi kadar olumsuz etkisinin –hatta daha fazla- olduğu kaçınılmaz bir gerçek. Sınırları doğru çizilmediğinde psikolojik olarak insanları yıkıma kadar götürebiliyor. Pek çok insan kanlı, canlı dostları, arkadaşları ve aileleri ile sohbet etmek, iletişim kurmak yerine Facebook, Twitter, İnstagram vb. sosyal ağlar içinde kaybolup gidebiliyor. Yazılan bir notun, çekilen bir resmin, paylaşılan bir özdeyişin, yapılan bir değerlendirmenin ne kadar beğenilip, paylaşıldığı ve yorumlandığı üzerinden sahte bir mutluluk devşirme alanı. Ve daha kötüsü yakından tanıdığımız pek çok insanın bu alanlarda şizofrenik bir kimlik taşımaları. Gündelik hayatlarında karınca incitmez tipler sosyal medyanın cazibesine kapılıp klavye silahşorlarına dönüşüp sağı solu dağıtabildikleri gibi hayatına sevginin doğru düzgün uğramadığı kibir kalesi tiplerin de börtü böcek sever olup, empati krallarına dönüşebildikleri bir mecra. Hepimizin içinde açığa çıkmayı bekleyen bir “Dr. Jekyyl ve Ms. Hyde” hikayesi var.