Dünya başka bir yere doğru giderken bizim kısır döngü içinde kalma ısrarımız hiç hayra alamet değil. Yüz yıl öncenin reçeteleri artık dar geliyor ve yeni reçeteler yazmamız gerekiyor.
Yazılmalı desem de bu topraklarda bunu yapmak çok zor çünkü öğrenilmiş çaresizliklerle çevrelenmiş durumdayız. Çoğu kez bizden adam olmaz diye çıktığımız yolda adam olmak da zorlaşıyor.
Bizden her şey olur ama o istek ve arzuyu eyleme geçirmek için yeterli çabamız yok. Kurulu sistemimiz sistemsizlik ve bu sistemsizlik maalesef kaliteyi değil başka şeyleri ödüllendiriyor.
Eğitim sistemimiz bile bu şekilde. Geçmişte ilkokula başlayan öğrencilerin yarısından biraz fazlası liseyi bitirebilirken şu an okulun kapısından giren her bir birey doğal bir elemeyle ya da ekstra bir durumla karşılaşmamışsa 12 yılın sonunda kendisini üniversite kapısında buluyor. Bulanların çoğu da tabela üniversitesi bile olsa bir okuldan diploma alabiliyor.
Böyle bir sistemin doğru çalışması mümkün mü?
Üretimden çok tüketime dayalı bir ekonomimiz var ve bu bizi ciddi anlamda zorluyor. Katma değeri yüksek sektörlerde yokuz. Tarım sektöründe dünyada aldığımız pay çok az. İç piyasa ile dış piyasa...