Geçenlerde bir grupta Avrupalı bir çiftin şikayetini duyduğumuzda gruptakiler olarak aramızda epey bir geyik yaptıktan sonra durumun vahameti ile yüzleşmek bizim için bir hayli zor oldu.
50 yılı geride bırakmak üzere iken hayatım boyunca sadece üç kere yurt dışına kısa süreli çıkmak nasip oldu. Onlarda sağ olsunlar bizi seven dostların daveti ile oldu yoksa çıkmak ne mümkün. Hakkını yemeyelim, bir dönem 2010-2018 arası yurt dışına çıkmak nispeten kolaydı. Erken uçak rezervasyonları ile uzak ülkelere, küçük bir grupla rahatlıkla komşu ülkelere gidip gelinebiliyordu.
Trakya’ya ilk geldiğimde pek çok işletme sahibinin Anadolu’dan gelen misafirlerini günü-birlik ya da bir iki günlük Yunanistan ya da Bulgaristan gezilerine götürdüklerini daha dün gibi hatırlıyorum. Tabi burada biraz da uyanıklık vardı. Gelen misafirlerin buradaki ağırlanma masrafları ile Yunanistan ya da Bulgaristan’daki masraf arasında 3-5 kat fark vardı.
Bugünlerde Edirne’ye akan Bulgar turistler gibi bizim insanımız da o günlerde Bulgaristan’a, Yunanistan’a benzer sebeplerle akıyordu. 5 kilo et parasına Bulgaristan’da tüm bir kuzu çevirmesi yenebiliyordu.
Yukarıdaki çifte gelecek olursak;...