Bugün Türkiye’de yaşayan hemen her birey bir şekilde okulla iç içe, kendisi olmasa da ya çocuğu ya da çok yakınının bir çocuğu bu sürecin içerisinde. Dolayısıyla okullarda yaşanan sorunlar hayatımızın bir parçası durumunda. Bugün eğitim felsefemiz ve eğitimin genel sorunları üzerinden bir yazı yazma niyetinde değilim, tamamen alt yapı ile ilgili bir sorunu dile getireceğim. Milli Eğitim Bakanlığı son yıllarda tüm yurt genelinde özellikle nüfusun yoğun olarak yaşadığı bölgelerde tekli eğitim-öğretime geçme hedefini gerçekleştirmeye odaklanmış ve nitekim bu yıl pek çok ilimizde de bu hedefe ulaşılmıştı. Ancak Marmara’da yaşanan 5. 8’lik son deprem, hedefi akim kıldı. İşin üzücü yanı hemen tüm Türkiye’nin deprem sanki sadece gece olurmuş, gündüz ve mesai saatleri içinde olamazmış gibi davranması. Ancak gündüz gözü ile ve ders saati içinde gerçekleşen deprem hemen herkesi ciddi şekilde korkuttu. MEB’in deprem bölgesindeki okulları –özellikle 2000 öncesi inşa edilenlerin- tekrar gözden geçirilmesine karar verdiğini duyuyoruz. Nitekim ilk tespitlerin ardından İstanbul’da eğitime ara verilen okul sayısı 29’dan 36’ya çıktı, depremin merkezine oldukça yakın olan Çorlu’daki iki okulu da eklediğimizde eğitim-öğretime ara verilen okul sayısı 38’i buldu.