Dünyanın hemen her tarafında temel hak ve özgürlükler geriye giderken bizim de bu konulardaki hassasiyetlerimizi kaybetmemiz çok da tuhaf değil, çünkü gerçekte birkaç kişimiz hariç hiç böyle bir derdimiz olmadı. Hâlbuki bundan on yıl öncesine kadar İslamcı-Muhafazakâr çizgiyi temsil eden isimler insan haklarının en önde koşan havarileri konumunda idi; bugünse ses ve soluk çıkmıyor. Dün kurulmuş nizamın kahredici gücüne –haklı olarak- itiraz ederken bugün kendi kurduğumuz müesses(?) nizama zarar gelmesinden korkuyoruz. Allah’ın şüphesiz adiller ile birlikte olduğuna inanmamıza rağmen. Dünya yine bir çıldırmanın eşiğinde ve her yerde kan var. Ve maalesef bu akan kanın büyük çoğunluğu da İslam...