Rahmetli Ecevit’in ayrımcılıkta zirvelerde gezen ülkemize yaptığı en büyük hizmetlerden birisi, devlet kademelerine işçi ve memur alımlarında başlattığı DMS-KPSS sınavları idi. İlk kez 1999 yılında Devlet Memurları Sınavı (DMS) adı altında yapılan sınavla, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde belki de ilk kez devlet kadrolarına yerleşmede -en azından mülakat istenmeyen alanlarda- torpillerin önüne geçilmiş ve dayısı olmayan vatandaşlar için de devlet kapısı açılmıştı. Sınav daha sonra Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) adını almıştı.
Dayı aramanın yerini “Puanımı alır ben de atanırım!” dönemi almıştı.
Yıl 2008 olmalı; bir arkadaşımın evinde sohbet ederken, bizden yaşça küçük kardeşleri de gelmiş, oradan buradan derken iş güç konusuna girmiştik. Kardeşlerden birisi memleketinden, mezhebinden vesaire sebeplerle kendisinin memur olamayacağını, iktidarın ayrımcılık yaptığından bahisle esip gürlerken, küçük kardeşi -ikisi de iktisat-işletme mezunu idi- “Bırak abi bu işleri sen yan gel yat, KPSS’den 50’yi dahi zor al sonra beni falan, filan sebeple almıyorlar diye konuş. Bak ben 90 aldım, iki hafta sonra Rize’de işe başlayacağım.” demişti.
Tabii burada kardeşinin...